SEVGİSİZLİK
Allah insanları fıtrat olarak, sevgiden, hoşgörüden, güzellikten, saygıdan ve vefadan hoşlanacak şekilde yaratmıştır. Aynı zamanda insanın bunlara nasıl sahip olup, mutlu olacağını da ona bildirmiştir. Bazılarının iddia ettiği gibi, dünyanın acı çekme ve çile yeri olduğu anlayışı, insanın fıtratına ve ilahi öğretiye uymamaktadır. İşte insanlar bu ilahi öğretiden uzaklaşılınca sevgisizlikte kaçınılmaz olmaktadır. Bu nedenle insanların gereksinim duyduğu her türlü ihtiyaçlarının zamanında karşılanması ne kadar önemliyse, fıtratın sevgi temelli isteklerinin zamanında karşılanması o kadar önemlidir. Böyle olunca da, insanlar çocukluk yıllarında yaşayamadığı bir şeyin eksikliğini sonradan nasıl hissederse, çocukluğunda sevgi göremeyen insanlarda zamanla bunun eksikliğini hissetmektedir. Bu eksiklik hayatı boyunca bir arayışa girmesine neden olmakta ve gerçek sevgiyi yakalaması zorlaşmaktadır. Bu gün toplumda uyum sorunu yaşayan insanların davranışlarının temelinde geçmişte göremediği bu sevgi eksikliğini bulmamız mümkündür. En önemlisi ise, aile kavramının örselenmesinin, gençlerimizin bunalıma düşmesinin temelinde bu sevgisizlik bulunmaktadır. Ayrıca toplumda karşılaştığımız merhametsizliğin, adaletsizliğin, birbirimize karşı gösterdiğimiz tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlüğün temelin de sevgisizliğin olduğunu kim inkâr edebilir? Öyleyse insanlar sevgisizliğin kaynağını bildiği zaman, sorunlara çözüm bulması da kolaylaşacaktır. Bu nedenle bu gün psikiyatri alanında insanların çocukluk yıllarının öğrenilmek istenmesi, onun mutsuz olmasına neden olan sevgisizliğin tespiti için olsa gerek.
Günümüzde sevgisiz insan sayısı sürekli artmaktadır. Her türlü ihtiyacı karşılanan insan, sevgi ihtiyacını bir türlü giderememektedir. Aile müessesi sevgisizlikten dağılmakta, bunun neticesi binlerce çocuk sevgisiz büyümektedir. Tüm imkânlara sahip insanlar, aile bireylerinin problemleri karşısında çaresiz kalmakta, onların mutsuzluğunun sevgisizlikten kaynaklandığını bir türlü anlayamamaktadır. Neden böyle davranıyorsun, benden daha ne istiyorsun. Neyin eksik? Diye soran insanlara, cevap olması açısından birkaç örnek vermek istiyorum. İşte sevgiye hasret insanların bu konuda söyledikleri:
13 yıllık evliyim her şeyim var. Ama halen eşim sevgi yönünden yeterli değil. Bir insan için sevgi mi önemli olmalı, yoksa her şeyi varsa o yeter mi?
Her şeyim var ama sevgi eksik. Bir zamanlar o da vardı. Ama şimdi karşı tarafın hal, hareket ve tavırlarından görüyorum ki bitmiş. Durgun, heyecansız, sade bir hayat var elimde. Kendi kendime takılıyorum ben de.
Her şeyim var. İyi bir işim, sağlıklı ve çok akıllı bir çocuğum. Ama işe yaramaz bir eşim var. Ondan da şimdi boşanmaya çalışıyorum. Huzur yoksa hiçbir şey yoktur. Bir insanı ayakta tutan, her türlü zorluğu aşan tek şey sevgidir. O yok olmuşsa tüm çabalar, emekler boştur. Tek taraflı sevgi adamı yer, bitirir ve hiçbir anlamı yoktur.
3 yıllık evliyim.2 yaşında oğlum var. Ama pazar günleri hariç, neredeyse eşimin yüzünü bile göremiyoruz. Çok çalışıyor. Kendini de, bizi de tüketiyor.
Evet, insan sevgisi kadardır derler. Sevgisizlik hiçbir yere uymaz. Fıtrat sevgiyi istiyorsa, o zaman neden vazgeçelim. Bu konuda önemsediğim bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum.
Adamın biri suda boğulmakta olan bir akrep görür. Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını uzatır. Fakat akrep onu sokar. Adam tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır, ama akrep yine adamı sokar. O"nu izleyen birisi, kendisini sürekli sokan akrebi kurtarmaktan vazgeçmesini söyler. Adam şöyle cevap verir: Sokmak akrebin doğasında vardır. Benim doğamda ise, sevmek var. Neden akrebin doğasında sokmak var diye, kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?
Etrafımızdaki akrepler bizi soksa da, sevmekten asla vazgeçmeyelim. Sevdiklerimiz için!