Çağın ve zamanın getirdiği zorunlu değişim, beraberinde sosyal yaşamı da etkilediğinden buna bağlı olarak farklı insan karakterlerini de ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle insanlarımız adeta kültürel ve ekonomik bir fay hattın da yaşıyormuşçasına sürekli ahlaki kırılmalara maruz kalmaktadır.

  Bazen uzun zamandır göremediğimiz bir tanıdığımızla karşılaştığımızda, onu bıraktığımız yerde bulmanız mümkün olmayabiliyor. Onda ilk anda fark ettiğimiz ekonomik ve kariyer değişiminin yanında,  özellikle ahlaki değişim bizleri derinden üzebilmektedir. Eğer ülkemizde mal ve makam elde etme, menfaat ve sosyal statü kazanma bir yarış haline gelmiş ve birçok insan en ufak bir fırsatı gözler hale getirilmişse, haliyle insanların kırılması ve değişmesi de çok daha kolay olmaktadır. İşte burada ortaya çıkan insan karakterlerinin en sinsi, gizli ve tehlikelisinin riyakâr insan tiplerinin olduğunu söyleyebilirim.

  Çünkü riyakâr bir insanın samimiyetsiz ve ikiyüzlü kişiliğinin rol yapmada birçok tiyatrocuya taş çıkartacağını rahatlıkla ifade edebiliriz. Zaten kendini olduğundan farklı gösterebilmek için de bunu yapmaktan başka şansı da yoktur. Bu insanların tüm hayatları bu perdenin önünde rol yaparak ortamına ve adamına göre tavır değiştirerek, karşı tarafın beklentilerini karşılamayla geçer. Öyle ki, saygı göstermek zorunda olduğu kişilere tahammül etmede çok mahirdirler, böyle olunca da onların en rahat ettikleri anlar hiç kimseye saygı göstermek zorunda olmadıkları yerlerdir.

  Özellikle bir beklentileri olduğu insanların yanında onların hoşuna gidecek davranışlarda bulunurlar ve onlara sürekli şirin gözükmeye çalışırlar. Oldukları gibi değil, yaranmaya çalıştıkları kişilere göre hareket ederler.  Kıyafetlerinden, fiziki mekânların dekoruna kadar her şeyi adamına göre ayarlamaya itina gösterirler. İnsanları etkileyebilmek için konuşmaları yapmacık, ses tonu ve mimikleri doğallıktan uzaktır. Bakışlarındaki samimiyetsizliği gizlemeleri çoğu zaman mümkün olmadığından itici ve can sıkıcıdırlar.

  İnsanlara karşı nezaketli davranmaya çalışsallar da, bunun arkasında yatan niyetleri çirkin ve onursuz olabilmektedir. Suni iltifatlarda bulunurlar, öyle olmadığı halde karşısındakine çok şık olduğunu söylerler, eli işe yatkın olmasa da çok becerikli olduğundan bahsederler. Dürüst olmadıkları için, insanlara asla güven vermezler. En fenası da dindar olmadıkları halde öyle görünerek, Allah"ın rızasından ziyade insanların rızasını gözetmeye çalışmalarıdır. Sanırım riyakârlaşarak dünyevileşmenin ve bayağılaşmanın en kötüsü de bu olsa gerek.