Biri İmkansızlıktan mı Bahsetti
ABD’nin Nebraska eyaletinde yaşlı bir adam yaşardı. Patates ekimi için bahçeyi bellemesi gerekiyordu, ama bu çok zor bir işti. Tek oğlu olan David ona yardım edebilirdi, fakat o da hapisteydi. Yaşlı adam oğluna bir mektup yazdı ve sorununu açıkladı.
Sevgili David,
Patates bahçemi belleyemeyeceğimden kendimi çok kötü hissediyorum. Bahçeyi kazmak için oldukça yaşlanmış sayılırım. Burada olsan bütün derdim bitecekti. Biliyorum ki, sen bahçeyi benim için hallederdin.
Sevgiler, Baban….
Birkaç gün sonra oğlundan bir mektup aldı.
Babacığım, Allah aşkına bahçeyi kazma. Ben oraya öldürdüğüm insanların cesetlerini gömmüştüm.
Sevgiler, David…
Ertesi gün sabaha karşı FBI ve yerel polis çıkageldi ve tüm bahçeyi kazdı, ama hiçbir cesede rastlamadılar. Yaşlı adamdan özür dileyerek gittiler. Aynı gün yaşlı adam oğlundan bir mektup daha aldı.
Babacığım, Şimdi patatesleri ekebilirsin. Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım.
Sevgiler, David..
Yaşamının her hangi bir yerinde her insanın eminim ki çaresiz kaldığı anlar mutlaka olmuştur. İşte bir babanın, içinden çıkılması imkânsız bir problemini, oğluna yazdığı mektuptan sonra nasıl çözüldüğünü anlatan bu olayın, önümüze çıkan engelleri aşma konusunda mutlaka bir alternatifimizin olacağının güzel bir örneği olduğunu düşünüyorum.
Bizim önümüze çıkan pek çok problemin halledilmesinin bazen imkânsız gibi görünmesi, genelde bizim çözüm üretmememizden kaynaklanabilmektedir. Şunu unutmayalım ki, imkânsızlık algısını kabullendiğimiz anda, karşılaşacağımız problemleri çözme inancını da kaybetmiş oluruz.
Bizim imkânsız dediğimiz şeyler belki de düşündüğümüz gibi değildir, bu nedenle başkalarından yardım isteyelim, hayallerimizi geniş ve inancımızı her zaman canlı tutalım.