GÜÇ ZEHİRLENMESİ
Bireylerin sahip oldukları bir takım yetki ve gücün etkisiyle ahlaki değerleri hiçe sayması olarak tanımlanır.
Zehirlenmenin, biz sadece yeme ve içme yoluyla olduğunu bilirdik yada öyle zannederdik. Bu durumdaki kişiye tıbbi müdahale yapılır ve iyileşmesi sağlanırdı.
Bu zehirlenmeler gıda yoluyla olduğu gibi, yapılan özel çalışmayla düşmanlarına karşı kullanır ve genelde verilen kişinin kurtulma şansıda yoktur.
İyi bir suikast veya intihar yöntemidir ki, tarihte pek çok örnekleri vardır.
Günümüzde artık "güç zehirlenmesi" denen şey kişilerin mevki, makam, ekonomik yada siyasi gücün etkisiyle bir takım savrulmalara ve kırılmalara maruz kalmasıdır ki, karşılaştığımız örnekleri oldukça fazladır.
Bu güç, bazen husumetlere, kin ve nefretlere sebep olmakta, toplumda ayrışma ve öteleştirmelere ve nihayetinde hesaplaşmalara kadar gitmektedir.
Güç zehirlenmesinin insanları nasıl değiştirebileceğine dair çarpıcı bir örnek vermek gerekirse,
Emeviler döneminde alim ve kanaat insanı olarak bilinen birine, iktidar tarafından önemli bir göreve getirildiği haber verildiğinde,
Kur'an okuyormuş, bu haberi alınca Kuranı rahleden alıyor, kapatarak, "Artık seninle işim bitti" diyerek dolaba koyuyor.
Yine bu konuda tarihsel bir örnekle bu güç zehirlenmesinin varabileceği seviyenin daha iyi anlaşılacağını umuyorum.
Emeviler'in dönemi sona erdirilip, Abbasiler iktidarı ele alınca, bazı kişilere duyulan husumetten dolayı, mezarları kazılarak, kemikleri asılmıştır.
Bütün bunlardan anlaşıldığı üzere, güç zehirlenmesi, kaygan zemin de yürümek gibi bir şeydir. Dikkat edilmezse, insanlar o zeminde ayakları kayacaktır. Böylede olmuştur.
Nihai olarak, hangi anlamda olursa olsun, bizlerin karşılaşacağı en büyük tehlike bahsettiğimiz "Güç zehirlenmesidir" Zira kişilere anlatılması, anlaması ve kabullenmesi de pek mümkün olmuyor.