NEZAKET VE ZERAFET
Ülkemizin her bir bölgesini coğrafi şartlarından, ekonomik ve yaşam kalitesine kadar tanımlayan bir takım özellikleri olduğu gibi, bunların merkezinde olan insanı tanımlayan kendine has bazı özelliklerinin olduğu da herkesin malumudur. Bu nedenledir ki, tanıştığımız bir insana ilk önce nerelisin sorusu yönelttiğimizden, bizlerin zihninde muhatabımız hakkında ilk oluşan algı da onun yaşadığı yerin insan tanımı olmaktadır.
Bununla ilgili olarak, üniversitede okurken Kozanlı olduğumu öğrenen birinden, yılanla çuvala girdiğimizi, yıllar sonra da bir başkasından Adanalı olduğumu söyleyince, kutsal adına ne varsa küfreden insanlar olarak tanındığımızı öğrenmiştim. Bunun dışında bizi tanımlayan hangi özelliklerimizin öne çıktığını sanırım çoğumuz biliyoruzdur.
Bizlerin tanındığı bu olumsuz algılar hakkında, her konuda olduğu gibi illaki bir suçlu aramaya, bu kötü şöhretimizin geçmişini sorgulayıp,”Sanık ayağa kalk” bakış açısından ziyade, bundan sonra ne yapılabiliri konuşmak daha doğru olsa gerek. Bunun içinde bu konuda fikri olan ya da çözüm yolu üreten insanlarla bir araya gelmeli, böylelikle de sorunun bir parçası olmaktan ziyade çözümün mimarları olmak gerektiğine inanıyorum.
Tabiatın, yaratılışı gereği her gün yenilendiği, kentsel dönüşümlerle bir şehrin çehresinin değiştiği, insana sunulan hizmetlerin nasıl daha iyi olması gerektiği hususunda canlı yayınlarda akil insanların tartıştığı bir dönemde, insanın yeniden inşası konusunda “Ne yapıla bilir”in yetersiz olması doğrusu çok üzücü olsa gerek, diye düşünüyorum.
Bu konuda bir şeyler yapma adına sadece rol model insanların sayısının çoğalması ve bir takım konularda daha duyarlı olmamızın birçok probleme çözüm olacağına inananlardanım. Evlerde ebeveynlerin, sokakta büyüklerin, eğitim kurumlarında eğitmenlerin, sosyal ortamlarda hepimizin, konuşma üslubumuzdan, her türlü hal ve davranışlarımıza kadar yeni bir insan imajı oluşturmak için nezaket ve zarafet konusunda toplumsal bir dönüşüme ihtiyacımızın olduğu konusunda umarım bana katılırsınız.
İşte biz de bir yerden başlayalım istedik ve görev yaptığım İnkılâp Okulu olarak,”Küfürsüz hayat” adında bir proje başlatmaya karar verdik. Bu çalışmayla öğrencilerimizin küfürlü ve argolu konuşmalarını en aza indirmeyi hedef edindik. Eğer bu projemiz öncelikle diğer eğitim kurumlarımız tarafından desteklenirse, eminim ki toplum bazında da karşılığını bulacaktır. Bu konuda ümitliyiz ve tek bir insanı bile değiştirmenin yeni bir gezegen keşfetmekten daha önemli olduğuna inanıyoruz.
Adana insanının önce kendisiyle barışık, çevresiyle uyumlu ve ülkemizin neresine giderse gitsin, nezaket ve zarafetiyle tanınan biri olması için biz böyle yola çıktık. Bu konuda Önce sağımızda ve solumuzda birilerini, sonra da önümüzden yürüyenleri görmek istiyoruz. Bizim insanımız hak ettiği yerde mutlaka olmalıdır. Biz inandık, sizlerinde inanmasını bekliyoruz.