Velid b.Ukbe, peygamberimiz tarafından Beni Mustalik kabilesinin zekât vergisini toplamak için gönderilir. Velid, yolda iken birisi bu kabileden silahlı bir grubun yola çıktığı haberini getirir. Velid, onların savaşmak için çıktıklarını düşünerek geri dönüp Hz peygambere durumu anlatır. Allah resulü haberin doğru olup olmadığını araştırmak ve gereğini yapmak üzere Halid b. Velid’i gönderir.

 

   Halid, kabileye yakın bir yerde konaklayarak durumu araştırır. Söz konusu grubun ezan okuyup namaz kıldıklarını, İslam’a bağlılıklarının devam ettiğini tespit eder ve Medine’ye döner. Daha sonra onların gelmesiyle zekât tahsildarı geciktiği için bunu öğrenmek ve zekâtı kendi elleriyle Hz. Peygambere teslim etmek üzere yola çıktıkları anlaşılır.  

 

   Bu olay üzerine Allah Teâlâ, “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size haber getirirse, onun aslını araştırın, yoksa bilmeden bir kavme kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz” buyurarak,   Hucurat Suresi altıncı ayetiyle onları uyarır. 

 

   Bu ayet, aralarında peygamberinde olduğu bir topluluğu yanıltan kişiye özel olmayıp, anlam olarak kıyamete kadar her daim olması mümkün toplumsal bir gerçeği ifade etmektedir.

  Eğer peygamberin terbiyesinde yetişen bir insan, getirdiği haberle liderini yanıltabiliyorsa, her bilgi ve haber karşısında herkesin yanıltılması mümkün dâhilinde olacaktır. Özellikle günümüzdeki bilgi kaynaklarının kirlilik düzeyine her gün şahit oldukça, toplum olarak nasıl bir tehlikeyle karşı kaşıya olduğumuz konusunda pek çok kişinin benimle aynı düşünceyi taşıyacağını ümit ediyorum.

  Bilgi iletişimi konusunda hızlı bir rekabetin olduğu bu çağda, insanlara sunulan her haberin mutlak bir amaca hizmet etmesi için servis edildiği gerçeğini sanırım bilmeyen pek kalmamıştır. Bu nedenle başta sanal bilgi kaynakları olmak üzere her türlü yazılı ve görsel yollarla bize ulaştırılan bilgi ve haberler hakkında ihtiyatlı davranmanın artık bir zorunluluk olduğu kanaatini taşıyorum.

  Her haberin paylaşılmadan önce birileri tarafından kitleleri ne yönde etkilemek istiyorlarsa, bu amaca uygun hale getirilerek insanların bilgisine sunulduğu gerçeğinden yola çıkarsak, her gün pek çok fasık kişinin yanlış ve maksatlı haberlerle toplumu yönlendirme gayretini daha iyi anlamış oluruz. Birkaç cümlelik bir bilgi paylaşımı ile kısa süre içinde binlerce insanı belli bir mekânda ve ortak eylemde toplamanın mümkün olduğu günümüzde, geçmişte hiçbir zaman olmadığından daha fazla fasık insanın toplumda var olduğunu yaşadığımız pek çok olaylardan dolayı sanırım yeterince tecrübe etmişizdir.

 

  Peygamberimizi yanıltan kişiyi Kuran kendi tabiriyle fasık olarak nitelendirirken, aynı zamanda tüm çağları kuşatan evrensel boyutuyla da her dönemdeki insanların yaşaması muhtemel sosyal vakıaları bir ders nitelinde insanların idrarına sunmaktadır.

 

  Netice olarak, aile içi facialardan kitleleri harekâta geçiren her türlü toplumsal olaylara kadar pek çok yanlış ve maksatlı bilginin insanları kolaylıkla yanıltabileceği ihtimalini göz ardı etmemek gerektiğine inanıyorum. Yapılması gerekene gelince, her duyulan habere inanmak yerine araştırma imkânımız varsa bu konuda farklı kanallardan duyumları teyit ettirmek,  yoksa da biraz zamana bırakarak ilgili hususun netlik kazanmasını beklemek, pek çok olumsuz algı ve kanaatin oluşmasını da eminim ki engelleyecektir.