Bizi En İyi Biz Anlarız
Bir yılın neredeyse boş bırakılmayan gün ve haftalarından birini de bizler için ayırmışlar. Adına da “Dünya Engelliler Günü” demişler. Bu günde insanlar bir araya gelip programlar yaparlar, engelliler anlatılır ve destek mesajları verilir. Sonra mı? Herkes kendi dünyasına tekrar döner. Oysa bizler onların bıraktığı yerden tekrar devam ederiz hayata. Bizi anladıklarını söyleyen insanların, bizleri anlaması da beklemeksizin.
İşte bu sabah bunları düşünürken davet edildiğim “ Engelliler Günü” programı saati yaklaşmıştı ki, kızımın öğretmeninin ismini gördüm telefon ekranında. Acaba Eylül hasta mı oldu? diye kaygıyla telefonu açtım. Kızımın bir kıyafete acil ihtiyacı vardı ve aceleyle okuldan eve gittim, sonrada kızımın okuluna. İşte bizim hayatımızdan sadece küçücük bir örnek. Dedim ya, bizi bizden başkası nasıl anlasın ki?
Hep merak etmişimdir sağlıklı kaç insan, acıma duygusunun ötesinde düşünür ve anlamayan çalışır bizleri. Acaba bilir mi ki? Ülkemizde her on insandan birinin engelli olduğunu ve kendinin de bir gün engelli duruma düşebileceğini. Sanırım pek çok konu gibi bu özel insanlara da duyarsızız, tıpkı her gün duyulan ölüm haberleri ya da cenaze merasimlerinin bizimle hiç alakasının olmayacağını düşündüğümüz gibi.
Eğitim rekabetinin ve sınırsız yarışın anaokullarında başladığı günümüzde, anneler ve babaların çocuklarının başarıları ile övündüğü bir eğitim sisteminde, bunlardan kaç kişi düşünmüştür pek çok insan tek bir heceye, tek bir adıma, tek bir lokmaya ya da küçücük bir tebessüme çoğu defa özlem duymaktadır, lütfen bunları söylesinler bize.
Ateşlenen çocuğundan uykusuz kaldığı bir geceyi, öğrencisinin sınav yarışındaki başarısız bir denemeyi, hayatta en büyük hedef olarak koyduğu üniversite kazanmayı anlat anlat bitiremeyen insanların bizleri anladığını söyleyecek neyi olabilir ki?
Şükürsüz ve sabırsız insanların her şeye sahipken kıymet bilmez yaşam tarzlarına, engelli birini gördüklerinde acıyan bakışlarına, resmi yâda gayri resmi ortamlardaki samimiyetsiz duruşlarına emin olun bizler hep aşinayız ve hep tebessüm eder geçeriz de kimi anlar, kimisi ise duygusuz ve his yoksunu.
Niceleri pek anlamaz, lakin dünya her gün yenilenip, her şey değişirken yıllar geçerde bu özel insanların hayatında ne bir yenilenme olur nede bir değişim. Sağlıklı her insan her gün yeni bir şeyler öğrenip, yeni şeyler edinirken, bu insanlardan pek çoğu tekrarlarla yaşar da, ne usanır ne de vazgeçerler.
Hani şair demiş ya, “Yaşımı sormayın, hiç yaşamadım ki.” işte bu sözün canlı şahitleridir niceleri sessiz ve çaresiz. ”Gün ışığım olur musun?” diye bir umut, bir tebessüm, bir dokunuş ya da güzel bir söze ihtiyacı olan bu çok özel insanlar için, sene de bir gün ya da bir hafta hatırlanmak nedir ki?
Aldıklarına doyumsuz, ne kadar verilse de mutsuz, yarınlarından ise umutsuz sayısız insanların olduğu karmaşık bir yaşamın içinde, kim sağlıklı kim engelli doğrusu bunu da bunu da anlamakta zorlanıyor bazen insan
Velhasıl, insanların pek çok engeli aşarak yaşamaya tutunmaya çalıştığı günümüzde “engel nedir ve engelli kimdir? İn cevabını bulmak için, pek çok kavramı gerçek anlamında tanımlamak ve insanı insan yapan değerleri olması yerine koymak gerekir diye düşünüyorum.
Çok özel ve güzel insanlara yürek dolusu sevgiler ve mutluluklar dileğiyle.