Susma hakkımızı kullanmayalım
Nasrettin Hoca evine doğru yürürken, bir köylüyle karşılaşır. Köylü;Hocam kısa bir süre önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu.Der. Hoca;beni ilgilendirmez. Cevabını verir. Köylü adam, baklavayı çok seviyor olacak ki, baklava tepsisini sizin eve doğru götürüyordu.Deyince. Hoca; O zaman seni ilgilendirmez. Cevabını verir.
Günümüzde birçok olumsuzluklar, bu örneğe benzer şekilde, adeta baklava tepsisinde taşınır gibi, evimize, işyerimize, sokağımıza taşınmaktadır. Toplum olarak genel anlam da bunları tasvip etmesek de, seni ilgilendirmez, beni ilgilendirmez düşüncesinden dolayı suskun kalmaktayız. Her konuda konuşmayı seven bir toplum olmamıza rağmen, bizi direk ilgilendiren veya kamu düzenini ifsat eden konularda suskun kalmamızı, anlama ve mazur görmenin mümkün olmadığı kanaatini taşıyorum. Çoğumuz görmüşüzdür. Bazı taşıtların arkasında şöyle bir yazı vardır.Hatalı davranırsam, bu numarayı arayın. Bu yazının olduğu yerde bir telefon numarası yazılıdır. Bazen uyarı yazısına lütfen kelimesi eklenerek, özellikle aramamız rica edilir. Bu nazik ifadelere rağmen, acaba kaç kişi bu taşıt şoförü hata yapınca arama ihtiyacı duymaktadır. Ya da kırmızı ışıkta beklerken, belki de şehrin en güzel bir mekânına, bindiği pahalı arabanın camından çöp atan insanı uyarıyor muyuz? Parklar da, sokak aralarında, köşe başlarında, toplumsal ahlakı örseleyen davranışlar ortaya koyanlara müdahale ediyor muyuz? Bindiğimiz dolmuşun şoförü hız ve hatalı solama yaptığında veya yolculardan biri küfürlü bir konuşma yaptığında ne yapıyoruz? Özellikle kamuya ait yerlere, hiç çekinmeden zarar verenlere ne tepki koyuyoruz. Gecenin ilerleyen bir saatinde evimizin yakınındaki parkta, yüksek sesle ve galiz küfürler ederek konuşanlar için emniyet birimini arıyor ya da birkaç komşu bir araya gelerek, onları uyarmak için yanlarına gidiyor muyuz? Yoksa bütün bu yanlışlara, seni ilgilendirmez derler diye,beni ilgilendirmez diye mi düşünüyoruz
Sana ne, sen ne karışıyorsun, sana mı düştü kaygısı? Diyenlere, Bana ne demeden,Ben konuşmazsam kimse konuşmaz. Diye düşünerek, Bu iş bana düştü.Kaygısıyla hareket ederek, toplumsal bilincimizi ortaya koymalıyız. Azarlanmadan, ters bakışlardan, kaba sözlerden, itilip- kalkılmadan çekinmeden, haksızlıklara susmadan, ben yapmazsam kimse yapmaz diye düşünerek susmamalıyız. Konuşma hakkımızı mutlaka kullanmalıyız. Önceleri yalnız kalabiliriz. Emin olunuz, bir yanlışı düzeltmede sadece üç defa kararlı davranalım, sağımız da ve solumuz da bizim gibi düşünen insanların çoğaldığını göreceğiz.
Bu gün toplumdaki birçok yanlışlar, bizim sumamızın eseridir. Bu insanlar yalnızken, bizler sustukça, etraflarında kendileri gibi düşünen insanlar buldular. Onlar çoğaldıkça, bizler azaldık. Onlar cesaretlendikçe, bizler ürktük. Onlar zulmettikçe bizler sindik. Allah resulü (sav); Nefsim elin de olan Allah"a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülüğe engel olursunuz. Ya da Allah yakında umumi bir bela verir. O zaman, dua edersiniz, fakat duanız kabul olmaz buyurarak, bu konudaki, sorumluluğumuzu hatırlatmaktadır.
Eğer ailemizin, sevdiklerimizin güvenli ve huzur için de yaşamasını istiyorsak, toplu taşıma araçlarını, sokaklarımızı, parkları, piknik alanlarımızı ve tüm kamusal alanları,sizi ilgilendirmez. Diyerek, gasp edenlerden,Evet, bizi ilgilendirir. Diyerek onların tasarrufuna terk etmemeliyiz. Eğer susmaya devam edersek, şehrin trafik canavarı, mahallenin hırsızı, sokakların arsızı, hiç bitmeyecek, bir gün bizimde kapımızı çalacaktır. Bu gün susarsak, o gün konuştuğumuz da geç kalmış olacağız. Ya yanan canımıza, ya çalınan malımıza üzülmek çaresizliğini yaşamadan, artık susan değil, konuşan insanlar olalım. Emin olun yanınızda sizin gibi düşünen mutlaka birilerini bulacaksınız.
Bizler eğer haksızlıklar karşısında susarsak, bizden sonrakilere susarak yaşama adına, kötü bir miras bırakmış olacağız.