İslami Kavramlarla Sorunlarımız
En mükemmel din olarak inandığımız ve ona tabi olmanın huzurunu yaşadığımız İslam’ı yeterince anlama, gerektiği şekilde yaşama, sonra da ona karşı insanlarda ilgi, sevgi ve kabullenme algısı oluşturmada günümüz de pek çok sorunlar yaşadığımız kanaatindeyim.
Bu sorunların kaynağında ise, öncelikle İslami kavramların anlaşılması ve günümüze yorumlanmasıyla ilgili farklı bakış açılarını bir zenginlik olarak kabul etmeyip, bunları aramızda sürekli tartışma konusu yapmamızın etkili olduğu düşüncesindeyim.
En başta Allah’ı, peygamberi ve Kuranı anlamada anlaşamadığımız gibi yönetimsel anlayışlara, insanlara ve topluma bakış açımızdan kaynaklanan ihtilafların da önümüzde duran en ciddi sorunlarımız olduğu inancını taşıyorum.
Bunları çözmede karşımıza çıkan temel sorunun ise, bizden olanlara karşı sevgi ve itaatte taassup derecesine varan bağlılığımız öne çıkarken, bizden olmayanlara gelince bazen kin ve nefrete varacak derecede öteleme, kabullenmeme ve inkâr algısını taşıyor olmayı karşımıza çıkan önemli sebeplerden biri olarak görüyorum.
Bu gün geldiğimiz noktada bir tarafta İslami değerlere karşı olan, çağdaş şirk ve putperestlik anlayışının günümüz versiyonlarını tespit etmede anlaşamazken, diğer tarafta kendi içimizde “Müslüman kimliğini en iyi kim temsil ediyor” tartışmalarıyla aramızda kardeşlik hukukunu bir türlü gerçekleştiremedik.
Nasıl bir Allah’a inanıyoruz konusunda peygamber döneminin cahiliye anlayışını eleştirirken, onlara benzer taraflarımız pek fark edemedik. Örneğin onların Allah’a yaklaşmak için putları aracı kıldığını yadırgadık da, bir takım menfaatlerimizi elde etmek için, başta Allah’ın adı olmak üzere dini kavramları nasıl istismar ettiğimizi nedense hep es geçtik.
Kuran da geçen müteşabih ayetler ortadayken, pek çok muhkem ayetleri adeta müteşabih yaparak anlaşılmasının önüne engeller koyduk. Ya da bazı ayetleri birileri rahatsız olmasın diye ayıklayarak veya birbirimize sataşmak ve laf sokuşturmak için seçerek, Kuran’ı işimize geldiği şekilde adeta keyfileştirdik.
Peygamber bir insandı, hata yapabilirdi ki ümmü Mektum olayında olduğu gibi, ya da kendisine itiraz edilebilirdi, tıpkı Hudeybiye anlaşması sırasında yapıldığı gibi. Bunları bildiğimiz halde, dini kanaat önderlerimizin ne hatalarını kabul ettik, ne de onlara itiraz edilmesine tahammül edebildik.
Neticede İslam’i kavramları anlama ve bir bakış açısı oluşturmada, Kuran’ı kendimize muhatap alma yerine birilerinin onu bizden daha iyi anlayacağını düşünerek dini kavramları onların anladığı gibi kabullenmeye ve her şeye onların bakış açısıyla bakmaya başladık. Bununla da yetinmeyip, kendi kanaat insanlarımızı başkalarıyla üstünlük konusunda yarıştırmaya başladık. Böyle olunca da ortak sorunlarımız her gün biraz daha artarak, sen-ben kavgalarına zemin oluşturdu. Çözüm mü? Sanırım bu şimdilik mümkün gözükmüyor.