Bu Bir Kozan Sevdasıdır
Çamurlu yollardan kilit taş döşeli yollara, boş arsalardan yükselen çok katlı binalara, bir zamanlar at arabalarının dolaştığı sokaklardan lüks arabaların arz-ı endam ettiği caddelere, içine girilmekten korkulan parklardan çocuk seslerinin yankılandığı ve evlerimizin bahçesi kadar güvenli alanlara, bir sürü korku dolu şehir efsanesinin anlatıldığı bir kaleden şehrin kuş bakışı seyredildiği nezih mekânları kapsayan hızlı bir değişimi hep birlikte izlemekteyiz. Bu süreçte eşyalar ve mekânlar daha iyiye doğru değişirken bu şehirde yaşayan insanlarımızda bundan olumlu anlamda etkilenmektedir.
Bu gün eskiye nazaran daha hoşgörülü, daha objektif, kabulcü, onaylayıcı ve anlayışlı bir toplum yapısına doğru gittiğimizin sanırım farkındayız. Bazen bu özlenen tabloya yakışmayan görüntü ve tavırlara muhatap olsak da, bunların bizlerin bütün bu güzelliklere olan ihtiyacını, arayışını ve kabullenişini bozmasına fırsat vermememiz gerektiğine inanıyorum. Bunu sağlamak içinde yanlış kimden gelirse gelsin, ailesi, meşrebi, siyaseti, künyesi ve statüsü ne olursa olsun yapılanlardan eğer toplumsal bir zarar görme algısı oluşuyorsa geleceğimiz adına hep birlikte, kararlı ve net bir duruş sergilemeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Bunun nedeni ise biz Kozanlıların aynı geminin yolcuları olduğu gerçeğini her şeyden önce anlamamız gerektiğidir. Bu bilinçle hareket etmez ve bu geminin tabanının delinmesine karşı duyarsız, taraflı ve hesapçı bir anlayışla bakarsak bundan emin olun hepimiz zarar görecektir. Bundan öte ilçemizde bütün değişimleri sadece seyretmek, mevcutla yetinmek, böylede olur demek yerine bizler toplum lehine olan her türlü değişime katkıda bulunma bilincini oluşturmalı ve bunu her kesime yaymalıyız. Çünkü Kozan"ımızın bu gün gelinen noktadan çok daha iyisini hak ettiğine inanıyorum.
Değişerek ve değiştirerek yaşadığımız şehre neden bir anlam katmamız gerektiği ile ilgili bir örnek vermek istiyorum. Bundan yaklaşık on yıl kadar önce ilçemize tayinim çıktığında arkadaşlarla çok methettikleri bir ciğerciye gitmiştik. İçerisini öylesine duman kaplamıştı ki neredeyse iki masa ötesini zor görebiliyorduk. Ayrıca ortalık dağınık, kirli ve her taraf is kokuyordu. Ama buna rağmen insanlar iştahla ciğer yiyorlardı. Abartmıyorum dışarı çıkarken dumandan yaşaran gözlerimi silmek zorunda kalmıştım. O halimle içerde ciğer değil sanki dayak yemişe dönmüştüm. O görüntüler artık çok geride kaldı. Çünkü Kozan da çok nezih yerler açıldı. Hala da daha güzelini açmak için arayışlar ve halkımızdan da beklentiler devam etmektedir.
Burada Adana ve il dışında yaşayan hemşerilerimize bir davette bulunmak istiyorum. Hatırlayanız olacaktır, bir zamanlar Adana Kozan arası yolcu taşıyan işletmeler rekabetten dolayı ücreti o kadar düşürmüşlerdi ki, Adana"dan ciğer yemek için ilçemize gelinirdi. Hem de niteliğine bakmaksızın. Şimdi bu konu da iddialıyız. İmkânı olan her kesi Kozan da temiz bir ortamda ciğer yemeye ve kalede muhteşem seyirliklerde melengiç kahvesi içmeye davet ediyoruz. Ayrıca Dağılcak mesire alanın da kapalı otantik bir mekânda yağmurun sesini dinleyerek ya da çınar ağaçlarının gölgesinde ayaklarınızın altından akan suları seyrederek birinci sınıf hizmetle yemeğinizi yiyip, çayınızı keyifle içebilirsiniz. Buraları görünce en kısa sürede bir daha gelmek için fırsat arayacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Hem de sevdiklerinizi de yanınıza alarak. Davetimize icabet etmek istemez misiniz?