Kin ve nefret kime lazım
Kin, insanlar arasında doğmuş olan düşmanlıklardan dolayı kalpte tutulan hiddet ve kızgınlıklara denir. İçe dönük biriken bu duygular insan davranışlarını hep olumsuz şekil de etkilemektedir. Bu tip insanlar da başkalarını küçümseme, yapılan işi eleştirme, tahammülsüzlük ve kıskançlık, kin duygularını sürekli tetikler. Böyle olunca da insanlarda, sosyal hayatın teminatı ve dengesi olan adalet duygusu kaybolabilir. Bu nedenle Allah Teala; Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Buyururken, insanın kin tutarken bile adaletten ayrılmamasını, yani haksızlığa meydan vermemesini istemektedir. Bu konuda Allah resulü de, insanlara olan kin de ölçüsüz davranılmamasını, çünkü kin duyulan insanla bir gün dost olunduğunda kişinin yaptıklarından mahcup duruma düşeceğini hatırlatmaktadır.
Kin ve nefret gibi sosyal ve psikolojik hayatımızı derinden etkileyen olumsuz duygulara karşı oluşturmamız gereken tavır,Affı tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir. İlahi hitabına uymaktır. Bunun en güzel örneğini peygamberimiz de görmekteyiz. Bedir savaşın da babasını öldüren Hz. Hamza"ya karşı duyduğu kin, aklını örtecek noktaya gelen Hint, İntikam yemini etmiş, kendisine uşaklık eden Vahşi adında birini kiralık katil olarak görevlendirmişti. Hz. Hamza Uhut savaşında bu adam tarafından mızrakla şehit edilmiştir. Hint, Hz. Hamza"nın ciğerini çıkartarak dişleriyle çiğnemiş, bununla da yetinmeyerek burnunu, kulağını, dudaklarını kesmiş ve bir ipe dizip kolye yapmış ve bunu uzun süre takmıştır. Allah resulü amcasının bu durumuna çok üzülmesine rağmen, Mekke"nin fethi esnasında, intikam alma yerine bu kadını da affederek, bir peygambere yakışır tavır ortaya koymuştur. Bizde de; İyiliğe iyilikle karşılık vermek her kişinin, kötülüğe iyilikle karşılık vermek er kişinin işidir.Diye güzel bir söz vardır.
Kin ve nefret duygularının kişisel boyutu yanında bir de toplumsal boyutu vardır ki, bununla kitleleri etkilemek her zaman mümkündür. İnsanlarda bulunan bu duygularla ilgili İngiliz Profesörü Good der ki:İnsanlarda müşterek ve kolaylıkla tahrik edilebilen duygular, nefret ve korku duygularıdır. Bunlar şefkat, cömertlik ve sevgiye karşıt olan duygulardır ve cahil kalabalık kitleleri kolaylıkla harekete geçirir. Halkı yönetenler hedeflerine ulaşamayınca, halkın nefret edeceği ve korkacağı şeyler ararlar. Devleti idare edenler bu duygularla varlıklarını sürdürür ve milli birlik de bu duygularla güçlenir.
Bu tespitte kitleleri birbirine düşman kılmak için, nefret duygularının kullanılması elbette doğru bir yaklaşım olamaz. Ama bir ülkenin birlik ve beraberliği için, nefret duygularının varlığı bazen gerekiyor sanırım. Eğer birileri bu ülkeyi bölmek için insanların arasına fitne sokarak, kargaşa ortamı oluşturmaya çalışıyorsa, bir takım haramzade tipler insanların emeğini sömürüyorsa, birileri toplumun temel dinamiklerini bozmak için, bu ülkenin tüm değerlerine savaş açmışsa, işte bu insanlara karşı toplumsal nefreti de kimse engelleyemez.