Diyarbakır, kardeşlik buluşması
1718 Aralık tarihlerinde Diyarbakır da önemli bir kurultay gerçekleştirildi. Önder tarafından düzenlenen bu programa Türkiye genelindeki tüm İmam-Hatip Lisesi okul müdürleri, okul aile birliği başkanları, mezunlar derneği başkanları, üniversitelerimizden akademisyenler, bazı siyasi partilerimizin başkanları ve iktidar partisinden bir bakan ve diğer davetliler katıldılar. Bu programa Kozan"ı temsilen, İmam-Hatip lisesi Mezunlar Derneği, okul müdürümüz ve aile birliği temsilcisiyle katıldık.
Programa bir ay öncesinde davet edildiğimiz de, Diyarbakır ismi ilgimi çekmişti. Bu kış ayın da, Güney Doğu üzerine sürekli konuşulduğu bir zaman da, bu tercih gerçekten dikkat çekiciydi. Kurultayla ilgili düşünce ve izlenimlerime geçmeden önce, bu coğrafyaya karşı bazı insanlarda oluşan yanlış algı üzerine değinmek istiyorum. Programa gitmeden önce, annem den hayır duasında bulunması için ricada bulunduğumda, tepkisi aynen şöyle oldu; Aman oğlum, ne işin var oralarda? Sen dönene kadar, artık gözüme uyku girmez. Böyle söylemesinin altında yatan neden, ne trafik kazası olma ihtimali ne de çok uzak bir yer olmasından değildi. O, haberler de dinlediği terör korkusundan böyle konuşuyordu. Okuma yazması bile olmayan annemin haberler de duyduğu dışın da ne bilgisi olabilirdi ki. Maalesef, bu şekilde düşünen yüz binler bu ülkede yaşamaktadır. Yıllarca bu bölge hakkında oluşturulmak istenen yanlış algının bir sonucuydu bu. Konunun bir başka üzücü yanı da, yine Diyarbakır programını duyan, üniversite eğitimi görmüş, bu ülkenin aydınları olması gereken birkaç kişinin de tuhaf bir şekilde yüzüme bakmasıydı. Onlar alacakları cevabı tahmin ettikleri için, annem gibi; Ne işin var oralar da. Diyemediler. İşin en acı tarafı nedir biliyor musunuz? Bazı kişi ve gruplar uzun yıllar ülkemiz insanının mektep göreniyle, görmeyenini aynı yanlış düşünce etrafında toplamalarıydı ki bunu da bir nebze de olsa başardılar.
Doksanlı yılların başında yine Diyarbakır"a gitmiştim. Bu ilimiz de üç yıl öğretmenlik görevin de bulundum. Evet, çok sıkıntılı bir dönem geçirmiştik. Ama olayların perde arkasını bildiğimizden, burada kaldığımız sürede çok güzel insanlarla tanışma ve çok güzel dostluklar kurma imkânlarımız oldu. Yirmi yıl önce de bazı insanlar,Ne işin var Diyarbakır"da? Diye sormuşlardı. Bu algıların yirmi yıl sonra hala devam ediyor olması gerçekten çok üzücü. Emin olun, gecenin bir vaktinde, elektriğin kesik olduğu caddeler de dolaştık, sabahın erken saatlerin de, Diyarbakır surlarında ve kenar mahallelerinde de gezdik. Hiç kimseden rahatsız olmadık ve çok güzel bir üç gün geçirdik.
Programa gelince, 7.İmam Hatipliler Kurultayı adıyla ve Kardeşlerimizle buluşuyoruz. Sloganıyla tertiplenmişti. Evet, Edirne den Kars"a kadar bu ülke insanını bir araya getirebilecek en önemli ortak paydamız bizlerin kardeş olma bilincini kazanmasıydı. 1400 yıl öncesinde, Allah resulü tarafından Evs ve Hazrec kabileleri arasında oluşturulan bu kardeşlik hukuku, kıyamete kadar, bizim birlikte huzur ve barış içinde yaşama adına sımsıkı sarılacağımız tek ortak noktamızdır. Programın yer seçimi, programın ismi ve verdiği mesajları bu açıdan çok önemli buluyorum. Program boyunca gerek her bölgeyi temsilen konuşanların, gerekse siyasi partilerden ve üniversitelerimizden katılanların yaptığı konuşmaların, kardeşlik üzerine olması, hepimizi ziyadesiyle memnun etti. Böylece programın sloganına yakışır bir kardeşlik buluşması gerçekleştirilmiş oldu.
Konuşulan bir diğer önemli konu da, ülkemizde ki, İmam-Hatip liselerinin durumu ve bu okullarımız üzerinden eğitim sistemimizin tasarlanmak istenmesi hususu ki, burada birkaç cümleyle bunun izahı mümkün değil. Fakat şunu özellikle belirtmek isterim ki, öğrenci devamsızlığı birinci sınıfta % 7 civarında iken, altıncı sınıfa gelince Türkiye genelinde % 27 lere, toplam da ise, bir milyona yaklaşmıştır. Sırf İmam-Hatip okullarını kapatma adına, darbe uygulaması olan kesintisiz eğitim devam ettiği sürece, bu devamsız öğrenci sayısına çözüm bulmak mümkün olmayacaktır. Çünkü çözüm yolları yanlış yerlerde aranmaktadır.