Dindarlık ve Dincilik Üzerine
Allah Teâlâ’nın bütün peygamberlere gönderdiği tevhidi dinin ortak adı ayette ifade edildiği gibi, ”Allah nezdinde hak din ancak İslam’dır.” (Al-i İmran/19) Bu dine tabi olanların ise, tek bir tanımı vardır, o da “Beni Müslüman olarak öldür.” (Yusuf/101) ayetiyle ifade edilmektedir.
İslam Dini’nin son peygamberi Allah resulü (SAV) davetine icabet edenlere Müslüman ismi dışında bir isim kullanmadığı gibi, ne O’nun zamanında kendisine karşı çıkan müşrikler ne de daha sonra gelenler Müslümanları farklı bir isimle tanımlamamışlardı. Oysa bu gün kendilerinin de Müslüman olduğunu söyleyen pek çok insan dinci, aşırı dinci, kökten dinci, İslamcı gibi kavramlarla dinini yaşama istek ve gayretinde olan insanlara karşı farklı algılar oluşturarak, onları zan altında bırakmaktadırlar.
İslam’ı en iyi şekilde yaşama gayreti dışında başka bir niyeti olmayan insanları, değişik tanımlarla bir yerlere koymaya çalışırken, bu kavramların sonuna konan cı ve ci ekleri hem anlam olarak, hem de insanlarda bıraktığı algı bakımından pek çok yanlış anlaşılmayı ve akabinde de çatışmaları da beraberinde getirmektedir.
Bunu biraz izah etmemiz gerekirse, bir şeye cı-ci ekleri gelirse o işi yapan, sunan, hizmet veren kişi anlamına gelir. Örneğin sebzeci, halıcı, ekmekçi, mobilyacı vs. Bu nedenle din kavramının sonuna (ci) ekini koyarsak, o zaman bu kavramın anlam olarak, dini pazarlayan, satan ve sunan kişi olarak anlaşılması gerekir.
İşte bu anlamda inandığında samimi olmayan, yani menfaati neyi gerektiriyorsa dini o yönde kullanan, dini kuralları ve duyguları kullanarak makam, mevki ve bir takım çıkarlar elde etmek için, dini istismar etmek isteyenler, şayet dinci kavramıyla tanımlanıyorsa buna kimsenin itirazı olmaz.
Ancak böyle değil de, dini menfaatlerine aracı yapmayan, din üzerinden maddi çıkar beklemeyen, Allah’ın dinine samimi olarak inanan, inandığı gibi yaşayan, yaşadığı gibi de inanan ve bundan dolayı “dindar” olarak vasıflandırılan insanlarımıza da bu kavramlarla yaklaşılırsa, bundan sadece art niyet ve bilinçli bir İslam düşmanlığının olduğu anlaşılır.
Bunların dışında kendisi gibi inanmayan insanlara karşı sert ve acımasız davranan, insanların malına ve canına kasteden, merhamet ve hoşgörüden yoksun, düşünce ve inancını zorla başkasına kabul ettirmeye çalışan kim olursa olsun, din adına insanlara zulmetmiş olurlar ki, asıl dincilik budur ve asla İslam adına savunulacak bir tarafı da yoktur.
Netice olarak, bir cemaate mensubiyeti cemaatçiliğe, bir mezhebe bağlılığı mezhepçiliğe ve din adına ortaya konan anlayışları dinciliğe dönüştürmeden, ayrıca İslam’ı yaşama gayreti içinde olan insanlara da gereken saygıyı göstererek, birbirimizi anlama ve birlikte yaşama algısına ciddi anlamda ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.