Toplumsal güvenin yeniden inşası
Günümüz toplumunda kişilerin maddi ve manevi anlamda kaybına sebebiyet veren en büyük hastalık güvensizliktir. Güvensizliğin başladığı bir ailede, ticari bir hayatta ve sosyal yaşamın her alanın da çöküşe doğru bir gidişat başlamış demektir Bu gün ticari hayatta başarısızlığın en önemli sebeplerinden biri kişilerin güvenilir olmaması olarak bilinmektedir. Bu durumun toplumda farklı düşünen ve farklı talepleri olan insanlar arasında olması ise başlı başına toplumsal bir çözülmenin ayak sesleri demektir. İnsanların birbirine kuşkuyla bakmaları, her halden ve davranıştan bir anlam çıkarma sonucunu doğurmakta, böyle olunca da uzun bir zaman da elde edilen güven duygusu, kısa bir sürede yitirilen bir değer haline gelmektedir. Toplumdaki güven duygusu azaldıkça, insanlar bunu hayatın her alanında yaşama endişesini taşımaktadır. Bu nedenle İngilizlere ait olduğu söylenen;Bu zaman da hiç kimseye, hatta babana bile güvenmeyeceksin.Sözü ne yazık ki, genel bir kanaat haline getirilmiş ve adeta bunalıma dönüşen bu duygu, günümüz insanının en önemli sorunlarından biri haline gelmiştir.
Batı medeniyetinin ürünü olan, kişinin kimseye güvenmemesi gerektiğini ifade eden anlayış, aslında bu toplumların insana verdikleri değeri ve birlikte yaşamaya olan bakış açılarını göstermektedir. Bu düşünce batı toplumlarının hukuk temellerini Bireye güvenmemek esastır.Anlayışına göre yapılandırmalarından kaynaklanmaktadır. Bunun nedeni ise bireyi potansiyel olarak suça eğilimli olarak görmeleri neticesinde olmuştur. Tarihi süreç içinde sosyal- kültürel ilişkiler ve batı kaynaklı bir takım yasal düzenlemeler bizleri de etkilemiştir. Çeşitli nedenlerle gevensizlik ortamının oluşmasıyla da ülkemizde ciddi toplumsal kırılmalar yaşanır hale gelmiştir.
Sahip olduğumuz zengin değerlerden dolayı, bizlerin birlerimize güvenmesi için, o kadar çok nedenlerimiz var ki, emin olun toplumsal güvensizlik konusunda tek bir nedenimizin olmaması gerekmektedir. Düşmanlarının Muhammed-ül Emin dedikleri ve O"na en şiddetli çirkeflikleri yaptıkları dönem de dahi emanetlerini teslim ettikleri bir peygambere ve bu konuda köklü bir medeniyete sahibiz. Günümüz toplumun da güven duygusunun yeniden inşası için, öncelikle toplumu etkileme konumunda olan insanlara büyük sorumluluklar düşmektedir. Piramidin tepesinde bulunanlar, her gün kısır çekişmeler ucuz söz dalaşı adına, birbirlerini en ağır şekilde suçluyor ve bundan da kitleler etkileniyorsa, bu toplumun güvensiz hale gelmesinde en büyük katkıyı yapıyorlar demektir.
Bu gün yaşadığımız toplumun güvensiz hale gelmesinden eminim ki, hepimiz şikâyetçiyizdir. Öyleyse öncelikli olarak, bizler güvenli bir insan olmalı ve bu bilincin yaygınlaşması için, bizim gibi düşünen insanlarla ortak akıl oluşturmalıyız. Daha önemlisi, ülkemiz de yaşayan her kesin, önyargısız, geçmişte yaşanılan bir takım olaylara takılmadan, söylediklerimizin ardından farklı şeyler arayarak, adeta niyet okumaya çalışmadan, hep birlikte huzurlu bir ülkede yaşama adına sağduyulu hareket etmeliyiz. Emin olun güven duygusunun kaybolduğu bir ortam da, kazanacağımız hiçbir şey yoktur. Kazananların ise kimler olduğu zaten belli olmuştur.