Toplumsal Barış ve İkrimelere Kucak Açmak
Ebu Cehil
İslam"ın ilk gününden itibaren hayatını bu yeni dini yok etmeye adadı.
Toplumda ki güçsüz ve zayıf Müslümanlara tüm imkânlarıyla savaş açtı.
Bu ümmetin Firavunu olarak tanındı.
Mekke" de adam yerine koymayıp zulmettiği, iki genç tarafından Bedir de öldürüldü.
Oğul İkrime
Mekke de birçok genç Allah Resulüne uyarken, O babasının yolunu seçti.
Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarında Müslümanlara karşı savaştı.
Mekke"nin fethinden sonra Yemen"e kaçtı.
Karısı Ümmi Hâkim peygamberimizden izin alarak, Mekke"ye getirdi.
Peygamberimizle görüşmesinden sonra Müslüman oldu.
İkrime Müslüman olduktan sonra ilk işi, Mekke"de evlerde bulunan gizli putları kırmak oldu. Zira kendisi cahiliye günlerinde put tüccarlığı yapardı. İkrime islamı öylesine benimsedi ki, Mushaf"ı alır yüzüne sürer, Rabbimin kitabı diye ağlardı. Vali ve komutan olarak Allah resulünün ve Hz. Ebu Bekir"in zamanın da çok değerli hizmetler yaptı. Yermuk savaşın da oğluyla birlikte şehit oldu.
İkrime Yemen den Mekke"ye yaklaştığında, peygamberimiz ashabına; Sakın O"nun babasına kötü söz söylemeyin. Çünkü ölüye kötü söz söylemek, diriyi rahatsız eder. Ölüye de bir şey erişmez. Buyurdu. O"nu kucakladı. Hoş geldin süvari muhacir. Dedi.
Bu iki insandan bahsetmemin amacı, İslam düşmanı müşrik bir babanın küfründe inat ederek ölmesi, ya da aynı düşünceyle yetiştirdiği oğlunun sonradan iman ederek, erdemli bir hayat yaşayıp, şerefli bir şekilde ölmesini hatırlatmak değildir. Beşer tarihinde bu iki insan örneğinden çok fazla vardır. Bura da dikkat çekmek istediğim husus, peygamberimizin kendisine ve sevdiklerine haddinden fazla kötülükte bulunan bir insanı bağışlayıp, iltifat ederek kucaklaması ve herkesin nefret duyduğu babasının arkasından kötü söz söyletmemesidir. Günümüz de toplumsal barışın önündeki en büyük engellerden biri insanların bağlandıkları değerleri hedef alarak konuşmak değil midir? Kişinin tuttuğu takımının, derneğinin, gazetesinin, modasının, babasının aleyhin de konuşmaya başlarsak, insanlar arasındaki uzlaşı kültürünü nasıl oluşturacağız? Geçmişi sorgularken, geçmiştekileri sorgulayarak, bu güne hatalarıyla taşımak yerine, onların iyi yönlerini ortaya koymak hepimizin faydasına değil midir? Allah resulünün kendisinden nefret eden insanların faziletlerinden bahsederek, onları nasıl kazandığını anlamaya ne kadar çok ihtiyacımız var değil mi? İnsanların yerin altında ve üstündeki değer verdikleriyle kavga etmenin, yeni kavgalara nasıl zemin hazırladığının örneklerini bilmeyenimiz var mı? Bizlere yapılan kötülükleri unutarak, insanlara ellerimizi uzatmanın, onları Allah Resulünün İkrime"yi kucakladığı gibi kucaklamanın zamanı sizce gelmedi mi?
Ebu Cehil gibi babaların geçmişin Bedir"lerin de nasıl yok edildiğini konuşmak yerine, İkrime gibi evlatlarını peygamberi bir yaklaşımla kucaklayabilirsek, bizden sonrakilere barış ve huzur dolu bir miras bırakmış oluruz. Aksi takdir de kin ve nefret biriktirip, toplumsal düşmanlıklar oluşturmak isteyenlere fırsat vermiş oluruz. Bunu fark ettiğimizde işte o zaman hepimizin birbirine bu günkün den daha çok ihtiyacı olacaktır. Bunların olmaması için birlikte yolculuk yaptığımız gemiye sahip çıkmak gerektiğine inanıyorum.
Lütfen! Bize uzatılan gönül ellerini artık sımsıkı tutalım. Arkasını dönüp ısrarla gitmek isteyenlerin ise, hiç olmazsa omzuna parmak uçlarıyla da olsa dokunarak, son bir ümidin daha olduğunu gösterelim