Öfkenin Dayanılmaz Cazibesi
Öfke doğal bir duygudur. İnsanda fıtri olan bu duygunun tamamen yok edilmesi mümkün olmadığından onun kontrol edilmesi gerekmektedir. Bu hususta peygamberimiz, En kuvvetli pehlivan öfkesini yenendir. buyurmuşlardır. Atalarımızın,Öfkeyle kalkan zararla oturur. sözü yaşanmış birçok acı tecrübelerin bir ifadesidir. Her kim sabreder ve bağışlarsa, işte bu azmedilecek işlerdendir. ayeti ise, insanın kişiliğini en iyi bilen yaratıcısının ona sunduğu öfke kontrolüyle ilgili en güzel tavsiyelerdendir.
İşte insanın doğuştan getirdiği bir takım duyguları, yok etmenin mümkün olmadığını bilen İslam"ın mürebbileri, nefsin kötülüklerine karşı yanlış bir inanış olan nefsi öldürmeyi değil, insana duygularını hâkim olmayı öğretmeye çalışmışlardır. Bunun en güzel tezahürünü de Hz. Ömer de görmek mümkündür. İslam"dan önce öfkeli ve hırçın bir ahlakı olan Hz. Ömer"i İslamiyet son derece sabırlı, affedici, merhametli ve adaletli bir hale getirmiştir. Bir defasında kendisine haksız yere hakaret eden birine, Vallahi elimle ve dilimle sana karşılık verebilecek durumdayım. Ama ben Müslüman oldum, eskisi gibi her aklıma geleni söyleyemem. Her aklıma geleni de yapamam. Ben Allah"a ve ahret gününe inandım, hesap vereceğimi biliyorum. Eğer böyle olmasaydı işler farklı olurdu demiştir.
Günümüzde insanın öfkesini kontrol edemediğinde, onun nasıl esiri olduğunu ve bu ateşin nasıl bir yıkıma neden olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Kavga, dargınlık, kin, intikam, gıybet, su-i zan, kötü söz ve hareketlere sebep olduğu gibi bütün insani ilişkileri bitirip, dostluğu ve güveni de yok etmektedir. Hiç düşünmediği ve istemediği halde bir anlık öfkenin sonunda toprağa emanet edilmiş, üzerinde ise çile dolu yıllara mahkûm olmuş insanların varlığı birçok insanı derinden üzen bir gerçektir. Halk arasında Öfke bazen baldan tatlıdır. sözü, bu güne kadar kimsenin ağzını tatlandırmamış, aksine ağızların tüm tadını yok etmiştir. Öfkenin onca zararlarına karşı onu bir kahramanlık gibi gösterenlerin ise, düşmanını tam öldüreceği zaman yüzüne tükürünce onu affeden Hz. Ali"nin bu tavrını çok iyi anlamaları gerekmektedir.
Öfkenin kişinin kendisine ve başkalarına zarar vermemesi için, kişisel gelişim uzmanları ciddi çalışmalar yapmaktadırlar. Bu çalışmalar eğitim kurumlarından başlayarak hayatın tüm alanını kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmaktadır. Çünkü günümüz şartları insanların bu konuda ciddi anlamda yardım almaya ihtiyaçları olduğunu göstermiştir. Sokaklarımızda neden bana yan baktın tartışmalarının, beğenilmeyen kararların kavgaya dönüştüğü spor karşılaşmalarının, asılsız bir haberle kitle ayaklanmalarının, yetiştirme yurtlarındaki çocukların aile dramlarının ve daha birçok yaşanılan acılarda öfkenin payı büyüktür. Öyle ki, kişinin mağlup olan takımının öfkesini eşinden, patronun işçisinden, öğretmenin öğrencisinden, şoförün yolcusundan çıkarmaya çalışması ise bize özgü bir vakadır.
Elbette bu olumsuzlukları önleme adına çok şeyler yapılmaktadır. Bunun yanında Öfkenin hayatımıza olan olumsuz etkilerinin önlenmesi için her gün evimize misafir olan haber programlarından, dizi ve filmlere kadar insanların öfkesini haklı gösterecek her türlü görüntü ve bilginin bizlere servis edilmesi tekrar gözden geçirilmelidir. Özellikle de kamuoyunun yakından takip ettiği kişilerin söz ve yazılarında daha duyarlı olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde öfkeli bir babanın tüm aileyi sindirmesini, farklı düşünen kitlelerin birbirine kinlenmesini, insanların olur olmaz şeylere sinirlenmesini ve bizlerin birbirimizi üzmesini meşru gösterecek sebepler her zaman olacaktır. Lütfen! Biraz daha dikkat edelim. Unutmayalım ki, bir kötülüğe sebep olana, onu yapan gibi bir pay ve sorumluluk vardır.