ALLAHIN YARDIMI
Allah"ın yardımı, Kuran"da kendisine iman edenlerin, tereddüt etmeden inanmalarını istediği en önemli hususlardan biridir. Çünkü Allah kullarına yardım edeceğini, yine bizzat kendisi bildirmektedir. Fakat bu yardımın gerçekleşmesi için de, birtakım şartların oluşması gerekmektedir. Zira Allah"ın yardımı şartsız ve kuralsız değildir. Aynı zamanda herkes için de geçerli değildir. Böyle olunca haklı olarak, Peki, Allah kime yardım eder? Sorusunun cevabını bulmak gerekir.
Allah kime yardım eder? Sorusuna Kuran"da, Allah dilediğine yardım eder. (30/5) şeklinde cevap verilmektedir. Çünkü Allah mülkünde dilediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir. Bu ayet aynı zamanda, Allah kime yardım edeceğini çok iyi bilir. Bir başka ifadeyle de, yardıma gerçekten müstahak olana yardım eder, anlamına da gelmektedir. Bu nedenle Allah hem peygamberlerine, hem de iman edenlere, dünyada ve ahirette yardım edeceğini net bir şekilde beyan etmektedir.(40/51)
Bir önemli husus da Allah"ın yardımının ne zaman geleceğidir. Nasıl ki, yardımın ön şartı olarak iman etmek gerekiyorsa, bu yardımın gelmesi için de imanın gereklerini yerine getirmek gerekmektedir. Yani Allah"ın yardımı şartlıdır. Bu husus Kuran"da şu şekilde beyan edilmektedir.Ey iman edenler! Eğer siz Allah"a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder, ayaklarınızı sağlam tutar.(47/7) Bu ayet açık olarak göstermektedir ki, kendisine yardım edilmediğini veya Allah"ın yardımının ne zaman olacağını düşünenler, öncelikle Allah"ın dinine ne kadar yardım ettiklerine bakmak zorundadırlar. Yani Allah"ın emrettiği bu dini ne şekilde yaşadıklarına iyi bakmalıdırlar. Çünkü Allah"ın vaadinde durmaması mümkün olmayacağına göre, insanlar eksikliği kendi hayatlarında aramalıdırlar.
Bugün birçok insan sadece sözlü dualarla Allah"tan yardım istemektedirler. Bundan önce yapılması gereken, fiili dua yapmaktır ki, o da yardım istenilen konuda insanın tüm gayretini ortaya koyması ve tüm yolların tükenerek çaresiz kalmasıdır. Bu konuda Mustafa İslam oğlu"nun çok güzel bir tespiti vardır. Diyor ki,İnsan ne zaman bütün gayretini gösterir, o konuda yapacağı bir şey kalmaz da, bittim artık Ya Rabbi derse, Allah da o kuluna, Yettim ey kulum der ve yardımını gönderir. Gerçekten günümüzde İslam dünyasındaki, yokluk, çaresizlik, zafiyet ve geri kalmışlığın nedeni fiili duanın şartlarını yerine getirmemelerinden kaynaklanmaktadır. Öyleki, Bedir Savaşı öncesi, yapılması gereken her şeyi yaptıktan sonra, alnını secdeye koyduğu yer ıslanana kadar ağlayan Resulüne Allah meleklerle yardım etmişti. Aynı resulünü Rabb"imiz, Yavuz Sultan Selim"in Mısır Seferi esnasında Sina Çölü"nü geçerken ve Çanakkale Savaşı"nda bize yardıma göndermişti. Peygamberimizi önünde yürürken gören Yavuz atından inmiş, şehit olmak üzere olan Yarbay Hasan Bey ise, O"nu karşısında görünce, güçlükle ayağa kalkarak, Niçin zahmet buyurdunuz Ya Rasulallah? Dedikten sonra, son nefesini vermiştir. Bu nedenledir ki, düşman komutanlarından biri, ülkesine dönerken Çanakkale"de Türklerle değil, Allah"la harp ettik ve yenildik demiştir.
Allah"ın yardımı konusundaki diğer bir husus da, bazı insanların da aceleci olmalarıdır. Bununla ilgili bir örnekle yazımı tamamlamak istiyorum. Okyanusta batan gemiden bir kişi kurtularak, ıssız bir adaya çıkar. İlk günler gözleri ufakta, Allah"a dua etmekle geçer. Daha sonra kendisine ağaç dallarından bir kulübe yapar. Gemiden sahile vuran eşyaları da kullanarak, balık avlayıp, yiyeceğini temin eder. Günleri bu şekilde geçerken, bir gün kulübesi yanar. O kadar dua etmesine rağmen, başına gelen bu olaya çok üzülür. Ertesi sabah bir geminin düdük sesiyle uyanır. Kendisini kurtarmaya gelmektedir.Benim burada olduğumu nasıl anladınız? Diye sorar. Aldığı şu cevapla da Allah"tan utanır. Dumanla verdiğin işareti gördük. --Allah"ın yardımının her zaman yanınızda olması dileğiyle--