Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Hüzeyfe FINDIK
Hüzeyfe FINDIK
DOSTLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM

   Seksenli yılların başıydı. Ahmet ile Abdullah aynı lise de okuyan samimi iki arkadaştılar. Sınıfta beraber oturmasalar da, ders saati dışında görüşüyorlar, evleri birbirine yakın olduğundan çoğu zaman birlikte okula gelip gidiyorlardı.

 

   Derslerinin boş olduğu bir gün, bahçede futbol oynarken, topa birlikte müdahale ettikleri bir pozisyonda, kontrolden çıkarak dersliklerin birinin camına çarpmıştı. Onlar bu çarpmanın şaşkınlığını yaşarken, topun çarptığı pencere açılmış, o sınıfta ders yapan okul müdürünün öfkeli yüzü görünmüştü.

 

  Sert bir üslupla, ”Topu cama vuranlar, buraya gelsinler?” diye seslendi. Onun tarzını bildikleri için, iki arkadaş korku ve endişeyle okul müdürünün ders yaptığı sınıfa gittiler. Sınıfa girdiklerinde, müdürün bakışı onların endişesini bir kat daha arttırmıştı. İkisi de dostluklarına yakışanı yapmış, birbirlerini suçlayıcı hiçbir söz etmemişler ve topun cama çarpmasının tamamen kontrolleri dışında gelişen bir olay olduğunu anlatmışlardı.

 

   Okul müdürü, anlatılanları dinledikten sonra,“Aferin size, birbirinizi suçlamamanız çok hoşuma gitti, fakat yaptığınız bu hareketin mutlaka bir karşılığı olmalı.  Eğer camı kırsaydınız size ödetir, sonra bir güzel dayak atar, ardından da okul malına zarar vermekten disiplin cezası verirdim.  Mademki, kaza olmuş, size daha hafif bir ceza vereceğim” der.

 

   İki arkadaşı yüz yüze döndürdükten sonra, Ahmet’e Abdullah’a bir tokat atmasını ister. Arkadaşına kıyamayan Ahmet, parmak uçlarıyla hafifçe yanağına vurur. Bu sefer, Abdullah’a Ahmet’e tokat atmasını ister. O da aynı şekilde arkadaşına vurunca,” Tokat öyle vurulmaz, böyle vurulur” diyerek ikisine de dengelerine bozacak şekil de birer tokat vurduktan sonra, vurduğu tarzda birbirlerine tokat atmalarını ister.

 

   Böylece ikisini de tehdit ederek, şiddetli bir şekilde birbirlerine dövdürmeye başlar. Tokat faslı devam ederken, sınıftaki öğrencilerin bir kısmı müdürle birlikte gülerek keyifli bir şekilde izlerken, bir kısmı ise üzüntüyle onlara bakıyordu. Ayakta durmakta zorlandıkları bir aşamaya gelince, müdür tokatlama işini sona erdirip, çıkabileceklerini söylediğinde, iki arkadaş ancak birbirlerine yardım ederek, sınıftan çıkabilmişlerdi.

 

   Bu yazdıklarım tamamen gerçek, fakat isimler olayın kahramanlarına ait değildir. Bu olayı ilk defa sizlerle paylaşıyorum ve tanıdığım bu iki dost insan, şu an Kozan’da yaşıyorlar. Biri eğitimci, diğeri esnaf olarak hayatlarını sürdürüyorlar ve samimiyetlerini hala devam ettiriyorlar. Okul müdürü ise, yerini yeni tokatçılara bırakarak emekli günlerini tüketiyor.

 

  Bu hikâyeyi neden yazdığıma gelince; Ülkemizde son yaşanan olayların resmine çok iyi bakıp, buradan alacağımız görüntüyü nasıl anlamamıza belki bir faydası olur diye düşündüm. Çünkü bizler birbirimizi tokatlamaya başlayınca, dostlarımız bunun üzüntüsünü yaşarken, birileri ise halimize gülüp, bundan keyif alacaklardır. Millet olarak geçmişte tokatçılardan çok çektik. Lütfen! Artık buna fırsat vermeyelim, ülkemize ve gerçek dostlarımıza sahip çıkalım. 

Bu yazı toplam 25301 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber