Medeniyetimiz hayırda ve iyilikte yarışmanın yanında en önemlisi paylaşmayı istemesine rağmen, çağın toplumsal değişimi bu alanda insanı ciddi anlamda sorgulatır hale gelmiştir. Geldiğimiz noktada artık sahip olduğumuz nimetleri vererek değil, göstererek paylaşmaya başladık. Bunu yaparken de günün şartları neyi gerektiriyorsa onları çok iyi kullanmaya özen gösterir hale geldik.

  Örneğin bundan çeyrek yüz yıl geriye gittiğimizde en önemli görsel paylaşım, magazin muhabirliği yapan insanların elinde bulunan görüntülerle sınırlıydı. Bizim Avrupa kompleksli ve gösteriş meraklısı o günün ifadesiyle sosyeteyi oluşturan insanları Avrupa’ya giderken veya gelirken, havaalanında magazin habercilerinin objektifine fiyakalı pozlar verirlerdi. Giderken elleri boş giden bu insanlar, dönüşte büyük valizlerle gelirler ve Avrupa’dan aldıklarıyla hava atarlardı. Tam bir etiket ve marka hastalığı vardı.

  Zaman değişti, şartlar değişti,  tabii ki bu süreçte günün görsel imkânları da değişti. Bir zamanların magazin muhabirlerinin yaptığını artık insanlar ellerinin altında bulunan teknolojiyi kullanarak kendileri yapmaya başladılar. Öyle beklemeye, birilerine rica etmeye gerek kalmadı. Neyi paylaşmak istiyorsanız, tamamen sizin kontrolünüzde istediğinizi anında paylaşabiliyorsunuz.  Görsel paylaşımlar artık öylesine abartılmaya başlandı ki, kimileri sevdiklerini ve değer verdiklerini paylaşırken, kimileri de yediklerini, gördüklerini, hatta yerdiklerini ve sövdüklerini de paylaşmaya başladılar.  

  Sosyal medyanın bu kadar geniş bir alanda kullanılması öyle bir hale geldi ki, normal görsel paylaşımların ötesinde Allah rızası için yapılması gereken bazı ibadetlerden riya algısını oluşturan görüntüler sıkça paylaşılmaya başlandı. Önce sinema ve müzik dünyasının ünlülerinin umre amaçlı yaptıkları yolculuklarının görüntüleri gündem oluştururken, sonunda aldığımız kurbanlık hayvanın eve getirilme görüntüsünden, kesilme ve kebap yapılıp yenilmesine kadar sanal ortamda paylaşılmaya başlandı.

  Kılınan namazlar, hayır amaçlı verilenler ve yedirilenler anında paylaşılır oldu. Sağ elin verdiğini sol el duymasın” dini ilkesinden vazgeçildi, şimdi bütün bunları başkalarıyla paylaşma algısı hızla yayılmaya başladı. Sonunda hac ibadeti de bu sanal ortam paylaşmasından nasibini aldı. Öyle ki, Hacca gidecek olan bazı kişiler bunu bir hafta öncesinden ilan etmeye başladılar. Akabinde havaalanından başlayıp, dönene kadar ibadet amaçlı yapılan tüm uygulamaların görüntülerini sanal ortamda paylaşmayı ihmal etmediler.

Bütün bu yapılanların adını siz nasıl koyarsınız bilemiyorum, fakat bir gerçek var ki, “ reklamın kötüsü olmaz” algısıyla başkalarını pek ilgilendirmeyen ve özelimiz olması gereken pek çok paylaşımın kapsamına yapılan ibadetlerin katılmasının, ibadetlerin maksadını ve ihlâsını bozacağı kanaatindeyim.