Biz Her Türlü Oyunu Bozarız
Bu gün 12 Eylül 2015. 1980 askeri İhtilalının 35. Yıl dönümü. İhtilal olduğu yıl ben lise 12. Sınıfa başlamıştım. Askeri darbe Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece yarısı yapılmıştı. Yani tüm Türkiye derin bir uykudayken. Ancak birileri hazırlığını tamamlamış ve pek çok kişiye de uyuma emri vermişti. Cuma sabahı insanlar televizyon ve radyolardan çalınan marşlarla uyanmış, ne oluyor diye herkes birbirine sorarken, ihtilalın ilk emirleri ile birlikte sokağa çıkma yasağı da başlamıştı.
O gün, namaz vakitlerinde ne ezan okundu, ne de insanlar Cuma namazı kılabildiler. Öyle ya, Cuma namazının kılınma şartlarından biride özgür olmak değil miydi? Darbeciler ölçüp, biçip olgunlaştırdıkları planlarını emir ağalarının onayı ile gerçekleştirmişlerdi. Çünkü aynı gün okyanus ötesinden “Bizim çocuklar yönetime el koydu” haberi Ankara” dan duyulmuştu. Anlayacağınız ihtilalcılar bir milletin her türlü özgürlüğüne, yoğun istek üzerine el koymuşlardı.
İhtilalı yapan kudretli Paşa Kenan Evren, yıllar sonra bir gazetecinin,” Bu ihtilalı daha önce yapma imkânınız varken, neden geciktirdiniz” sorusuna, “ Evet, bunu daha önce yapabilirdik, fakat olayların iyice tırmanıp, halkın bizi bir kurtarıcı gibi görmesi ve ihtilalın böylece meşru bir zemininin olması gerekiyordu” cevabını vermiştir. Onlara göre şartların olgunlaşması için, her gün onlarca kişinin ölmesinin pek de önemi yoktu.
O yıllarda sağcı ve solcu, alevi ve Sünni tartışmaları ile insanlarımızı kamplara bölen ve ülke bütünlüğünü bozmak için, aynı aile bireylerini bile birbirine düşman yapan zihniyet, o süreçten bu güne kadar da başta pkk olmak üzere bir takım terör odaklarını aynı amaçlarla kullanmaya başlamışlardır.
O yılları yaşamamış günümüz elli yaş altı insanlarımızın, ne yazık ki yeterli bilgi donanımları ve tecrübeleri olmadığı için, o günlerin yaptığı yıkımı anlayamadıkları gibi, gelinen bu günkü süreçte elde edinilen kazanımların nasıl sağlandığını ve ülkelerini aynı kaos ortamına sürüklemek isteyenlerin oyunları da yeterince algılayamadıklarını ortaya koydukları söylem ve eylemleriyle göstermektedirler.
Uzun yıllardan beri ülkeyi bölmek ve insanlarımızı birbirine düşman yapmak üzere ortaya konan planların, sadece oyuncularının ve sahne arkası yönetmenlerinin değiştiği kahpe, kalleş ve hain bir senaryo olduğunun bilinciyle hareket eden vatansever insanların gayretleriyle ülkemizin bu günlere geldiğinin önemini, bir ihtilalın ülkemizi ne hale getirdiğini okuyunca iyice anlaşılacağını ümit ediyorum.
Sayısal değerlerle bir ihtilalın anatomisi
*Bir milyon 683 bin kişi fişlendi.
*Açılan 210 bin davada 330 bin kişi yargılandı.
* 7 bin kişi için idam cezası istendi ve bunlardan 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden ise, 50 kişi asıldı.
*71 bin kişi TCK’nın 141,142, ve 163. Maddelerinden yargılandı.
*98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
*388 bin kişiye pasaport verilmedi.
*30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten çıkarıldı.
* 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
*30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
*300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
*171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
*937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
*23 bin 677 derneğin faaliyetleri durduruldu.
*3 bin 854 öğretmen, üniversitelerden 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi.
*300 gazeteci saldırıya uğradı ve bunardan 3 gazeteci silahla vurularak öldürüldü.
*Gazetelere 300 gün yayın yasağı getirildi. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
*Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
*14 kişi açlık grevinde ödü.
*16 kişi kaçarken vuruldu.
*95 kişi çatışmada öldü.
*73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.
*43 kişinin intihar ettiği bildirildi.
12 Eylül ihtilalından önce siyasi gruplaşmalardan dolayı 5 bin, ihtilaldan sonraki süreçten günümüze kadar, pkk teröründen dolayı ise 30 binin üzerinde insanımız katledildi. Bu dönemde ülkeyi 6 cumhurbaşkanı ve 14 başbakan yönetti. Devletin başına gelenler ve hükümet kurarak iktidarı devralanlar bu pkk belasını da devraldılar ve giderken de yine bu pkk belasını ortadan kaldıramadan kendilerinden sonra gelene devrettiler.
Çıkarılan yasalarla bir daha ihtilal yapmak isteyenlerin buna teşebbüs etme imkânı ortadan kaldırıldı. Ümit ediyorum ki, ülkemizde yaşayan ve vatanını seven her bireyin duyarlılığı, yöneticilerimizin kararlılığı ve yasal düzenlemeleri ile bu pkk belasından mutlaka kurtulacağız.
Bizler birlik ve beraberlik içinde, bundan önce pek çok oyunu bozduk, bundan sonrada her türlüsünü bozarız. Çünkü bu ülkede yaşayan ve vatanını seven bütün insanımız, her türlü huzur ve mutluluğu fazlasıyla hak ediyor. Allah’ın yardımıyla bunu da mutlaka hep birlikte başaracağız.