Şikâyet ve Suçlama
Bizim eğitim camiasında en çok şikâyet ve suçlama örnekleriyle sınıf öğretmenleri karşılaşırlar. Öğretmen sadece kendi sınıfında bunları yaşarken okul idarecileri ise, tüm şikâyet ve suçlamaların muhatabı olabilmektedirler. Sahi bu kadar erken yaşlarda çocuklarımızdaki bu şikâyet ve suçlama algısı acaba nasıl oluşmaktadır dersiniz? Sanırım bunu anlamak için, bu algının merkezine aile ortamını koymak en doğrusu olur her halde.
Bir aile düşünün ki, akşam tüm aile bireyleri yemek saatinde bir araya geldiklerinde ve günün bir değerlendirmesi konuşulmaya başlandığında, insanlar yaşadıkları her olayda eğer birilerini suçluyorsa, ya da ekrandan izlediği bir program hakkında konuşurken sürekli suçlayıcı ifadeler kullanıyorsa, bu ortamda yetişen bir çocuğun zihninde oluşacak algıyı tahmin etmek, hiç de zor olmasa gerek.
Bundan daha kötüsü ise, aile içi tartışmalarda anne ve baba, ya da evin büyükleri kırgın ve kızgınlık anlarında birbirlerini suçluyorlarsa, artık bu ortamda yetişen bir çocuğun değil, bir ailenin algısını tümden değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü okula çocuk tarafından, sosyal hayata ise büyükleri tarafından taşınan bu şikâyet ve suçlama anlayışı, ne yazık ki günümüzde artık toplumda genel bir algıya dönüşmüş durumdadır.
Bu gün siyasetten ticarete, eğitimden spora ve aile ortamından tüm kurumsal çalışma alanlarına kadar, bireylerin kendi hatalarını kabul etme ya da bunda benim de bir sorumluluğum var anlayışının ciddi anlamda sorgulanması gerekmektedir. Çünkü bu yapılmazsa sadece başarıları değil, başarısızlıkları da paylaşma ve öz eleştiri yapma derinliği oluşamayacağından, şikâyet ve suçlama algısı zamanın en popüler anlayışı olma önceliğini uzun süre koruyacaktır.
Özellikle bu anlayış insanlar tarafından kabul görüyor, suçlananlar bir anda istenmeyen kişilere dönüşebiliyorsa, bundan fayda gören her kes mutlaka suçlayanların tarafında olmanın dayanılmaz cazibesine kapılacaklardır. Toplumsal bu suçlama algısı sonucunda, evde çocuk kardeşini, okul da öğrenci arkadaşını ve öğretmen öğrencisini her şikâyet ettiğinde mutlaka ceza almasını istediği gibi, hayatın her alanında da birilerinin cezalandırılması adına bu algıyı devam ettireceksek, belki de birçok masum insana haksızlık yapacağız demektir.
Her bir olayın fotoğrafı tam ortaya çıkmadan birileri hakkında ortaya atılan suçlamaların çoğu emin olun ya önyargılarımızdan, ya nefretimizden ya da öfkelerimizden kaynaklanmaktadır. Adalet ve hakkaniyet anlayışı gözetilmeden, “Bizden olmayan ya da benim sevmediğim her kesin suçlayacak mutlaka bir yönü vardır” anlayışı, toplumda insanların bir birine olan güveni yok ettiği gibi, birbirimizi farklılıklarımızla kabul etme ve birlikte yaşama algısını da yok etmektedir. Evet, her gün biraz daha birbirimizden uzaklaşıyoruz, ne kadar üzücü değil mi?