İsrail'in Çöküşü ve Direnişin Zaferi
İsrail ekonomisi ve sosyal yaşamı derin bir çöküş yaşıyor. Başta siyonizm destekçisi markalar, ABD, İngiltere, Almanya, Azerbaycan, Hindistan ve hain Arap rejimlerinin sınırsız desteğine rağmen savaşın seyri değişmedi. Batı'nın tüm askeri ve siyasi desteğine rağmen direnişin iradesi kırılamadı.
Bugün İsrail'de; intihar oranları ve psikiyatrik ilaç tüketimi rekor kırıyor. İsrail Sağlık Bakanlığı verilerine göre antidepresan kullanımı son on yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Halktan 1 milyondan fazlası ülkeyi terk ederek Avrupa ve Amerika'ya sığındı. Korku, endişe ve belirsizlik toplumun her kesimini sarmış durumda.
Neredeyse iki yıl doldu. Bu süre zarfında yapılmadık zulüm, işlenmedik günah kalmadı. Tanklarıyla, uçaklarıyla, yapay zekâ destekli silah sistemleriyle Gazze'de siviller üzerinde korkunç deneyler yapıldı. İsrail'in ürettiği ve Gazze'de 'sahada test ettiği' silahlar daha sonra dünya pazarına sunuldu. Su ve gıda yollarını kapatmalarıyla, sağlık, eğitim, ibadet, enerji ve iletişim altyapılarını yok etmeleriyle insanlığı yerin dibine gömdüler.
Ama olmadı. Direniş bitmedi, aksine güçlendi. Tarih bize gösteriyor ki işgalciler ne kadar güçlü olursa olsun, işgale karşı direniş halkların ruhunu diri tutar:
Vietnam Örneği: ABD, dünyanın en büyük askeri gücüne sahip olmasına rağmen Vietnam halkını yenemedi. Yıllar süren işgal, ABD'nin askeri ve siyasi itibarını zedeledi, sonunda yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı.
Cezayir Örneği: Fransız sömürgeciliği karşısında milyonlarca kayıp verilmesine rağmen Cezayir halkı boyun eğmedi ve sonunda bağımsızlığını kazandı.
Lübnan Örneği: 2006'da İsrail, Hizbullah'a karşı başlattığı savaşı kazanamadı. Dünyanın en modern ordularından biri karşısında halk direnişi, askeri gücün etkisiz kalabileceğini gösterdi.
Bugün Gazze'de yaşananlar da bu tarihsel direniş çizgisinin devamıdır. İsrail, yüksek teknolojisine, yapay zekâlı savaş makinelerine, sınırsız Batı desteğine rağmen Filistin halkının iradesini kıramadı. Çünkü zulmün karşısında direniş, sadece silahla değil, ruhla, sabırla ve inançla beslenir.
İsrail, tüm vahşetine rağmen direnişi yenemedi. Ne ekonomisi, ne toplumsal yapısı, ne de ahlaki zemini ayakta kalabildi. Filistin halkı, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de 'var olma' mücadelesinde kararlılığını kanıtladı. Zulüm geçici, direniş ise kalıcıdır.
İsrail'in sosyal ve ekonomik gerçeği:
'Siyonizm ve soykırımını destekleyen firmaların olağanüstü maddi desteklerine rağmen ;kamu borcu / GSYH oranı da yüksek; savaş ve güvenlik harcamaları arttıkça borçlanma baskısı ve bütçe açıkları büyüyor.
'Savaş, belirsizlik, altyapı hasarları, iç güvenlik durumu gibi faktörler, hem iç tüketicilerin davranışını etkiliyor (tüketim daralması, tasarruf eğilimi, üljeyi terk etme egilimi..), hem de dış yatırımcıların riski daha yüksek görmesine yol açıyor.
'Döviz kurları, ticaret açığı/giriş çıkış rakamlarında dalgalanmalar yaşanıyor.
'Birçok devletin Filistin'i tanıması veya tanıma yolunda olması.
Yeni tanınmalar, hem Filistin'in diplomatik statüsünü uluslararası hukuk ve BM bünyesinde daha da güçlendiriyor hem de İsrail üzerinde uluslararası baskıyı artırıyor.
'İsrail kamuoyu, askeri, sivil insan ve maddi kayıpların boyutunu bilmiyor. Rehinelerin akıbetinden ve savaşın vahşet boyutlarına ulaşmasından oldukça kaygılı.
En önemlisi de dünyada yitirilen prestij, oluşan soykırımcı algısı yüzyıllar geçse silineneyecek.