Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Hüzeyfe FINDIK
Hüzeyfe FINDIK
Tesettür Nereye Gidiyor
 Yarım asırlık ömrümün üçte ikisi, ülkemizde uzun yıllar gündemden düşmeyen başörtüsü mücadelesini yaşayarak geçti. İlk olarak, seksenli yılların başında İmam Hatip lisesinde okurken, bir Cuma günü bayrak töreni öncesinde tüm kız öğrencilerin başörtülerini zorla çıkartmaları ile başlamıştı. Bir yıl sonra İlahiyat fakültesine gittiğimizde ise, ağlayarak okulunu terk eden arkadaşlarımıza şahitlik etmiştik.
 
   Bu süreç, yaklaşık iki yıl öncesinde tüm kamu kurumlarında başörtüsü serbest bırakılıncaya kadar devam etti. Ülkemizde bu yasağın kalkmasını bir rejim tehlikesi olarak görmeye devam edenler, halkın inanç temellerine dayanan bu haklı talebini geçmişte görmezden gelmelerine rağmen, hala insanların temel haklarını koruyacaklarını söyleyerek,  her seçim döneminde onlardan sandıkta oy desteği istemeleri de zaten inandırıcılığını kaybetmiştir.
 
  Bu konuda o kadar çok şeyler yazılıp söylendi ki, bu gün gelinen süreçte herkes belirlemiş olduğu kırmızı çizgilerinin arkasında şimdilik gelişmeleri izlemeyi tercih etmektedirler. Bu suskunluğun nedenleri olarak, başörtüsünü inanç boyutunda bir talep değil de, siyaseten istismar edildiğini söyleyenlerin iddiası artık insanlarımızda prim yapmadığı kadar, bu gün başörtülü kadınlarımızın inancını temsil etmesi gereken tesettür algısı, sanırım bu kesimi artık rahatsız etmediğinden pek gündeme getirmez oldular.  
 
   Onların ne düşündüğünden ziyade bizi ilgilendiren asıl konu, başörtüsünün kamusal alanda serbest olmasını bir kazanım olarak kabul etsek de,  bu gün başörtüsü dışındaki mevcut kıyafet tarzının, Hz. Peygamberin “giyinik çıplaklar” tasvirini andıracak biçimde, kadınlığı ve kadınsılığı olabildiğince teşhir eden bir giyinme anlayışına dönüşerek, her geçen gün tesettürün olması gereken tarzından hızla uzaklaştığı gerçeğinin toplumsal bir kabule doğru gidişatıdır.
 Kabul edilir veya edilmez fakat ne yazık ki, başörtüsü mücadelesi verildiği yıllarda hiç rastlamadığımız veya bir tesettür şekli diyemeyeceğimiz elbiseler, günümüzde gayet normal olarak karşılanma algısına dönüşmeye başlamıştır. Çünkü elbise artık örtme ve gizleme aracı olmaktan ziyade, bazı başı örtülü kadınlarda bile bir teşhir, bir reklam aracı haline gelme eğilimi göstermektedir. 
 
  Bu gün karşılaştığımız bazı örneklerinde başı örtülü bayanların üzerindeki kıyafetlerin, tesettürün ruhunda olması gereken “ bana bakma” algısıyla hiç alakası olmadığı gibi, aksine görenlerde adeta” bana bakmadan geçme” duygusunu oluşturduğunu üzülerek ifade etmek istiyorum.
  Şimdilerde başörtüsünü tesettür anlamında tamamlaması gereken kıyafetlerin sınırları zorlanarak,” dikkatleri üzerine çeken bir cazibe sebebi” olduğuna her gün biraz daha şahit olmaktayız. Çünkü tesettür mağazalarında satılan pardösülerin pek çoğu örtünmenin amacı olan, vücut hatlarını belli etmemesi ve cazibeyi gizlemesi gerekirken, bu gayenin dışına çıkarak tesettür emri ihlal edilmektedir.
 
  İki yıl önce Adana da tesettür mağazalarından beş tanesine uğradıktan sonra,  bir altıncısında eşim aradığı pardösüye bakarken mağaza sahibine,  neden bol dikimli pardösü bulmakta zorlandığımızı sorunca, bunun bir arz talep meselesi olduğunu söylemiş, istediğimiz pardösünün bulunduğu bölümü göstererek, “sizin aradığınız tarzdaki kıyafetler burada,  bunları yaptıralı bir yıl oldu ve hala satamadık” dediğinde oldukça şaşırmıştım.
 
  Bu konuşmamızda daha ilginç olanı ise, yukarıdan dar kesimli elbiselerin daha çok tercih edildiğini, hatta istek üzerine beş bin kırmızı renkte pardösü hazırlanarak, bunların mağazalara gönderildiğini, kendi mağazalarına gelen elli kıyafetin iki haftada satılmasının kendisine de sürpriz olduğunu söylemesi doğrusu sözün bittiği anı ifade etmek için sanırım yeterliydi.
 
  Bu gün gelinen noktada, doğrusu insan şunları sormaktan edemiyor. Yıllarca üniversitelerin en iddialı bölümlerinin son sınıfında bile, okulu baskıyla terk ettirilen tesettürlü kızlarımızın verdiği mücadele, bu günkü başörtü ve tesettür olarak kabul edilen tablonun elde edilmesi için mi yapılmıştı? Ya da parti kapatmaya kadar varan mücadeleler, böyle bir giyim tarzı için mi verilmişti?
  Sonuç olarak, günümüzde başörtüsünü ve onu tamamlayan kıyafeti İslam’ın emrettiği şekil de anlayan ve uygulayan kadınlarımızı bu yazılanlardan tenzih ettiğimi özellikle bilmelerini isterim. Bu konuyu daha önce yazmayı çok isterdim ancak, bazı tereddütlerimden dolayı geciktirmek zorunda kaldım. Zaman içinde bu konuda konuştuğum duyarlı pek çok insanımızın aynı kaygıları yaşadığını anlayınca da, artık bu kanayan yaraya suskun kalmanın vebali olduğunu düşünerek yazmaya karar verdim. Çünkü hiçbir hakikat görmezden gelinerek, kendini gerçeğini unutturmuyor.
 Öyleyse hepimize düşen sorumluluk doğruyu anlamak, doğru anlaşılmak ve doğru olanı yaşamak için, birbirimize hakkı tavsiye etmek olmalıdır.
 
Bu yazı toplam 26142 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber