Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Hüzeyfe FINDIK
Hüzeyfe FINDIK
DÜNYA HIRSI

  Bir kasabada açgözlü, mal mülk hırsıyla dünyaya adeta yapışmış bir adam yaşamaktaydı. Servetine servet kattıkça daha çok istiyor, hatırı sayılır bir serveti olmasına rağmen bir türlü gözü doymuyordu. Büyük bir çiftliği, uşakları ve hizmetçileri vardı.

 

  Bir gün en yakın komşusu vefat etmişti. Vakit geçirmeden onun bütün arazilerini de satın aldı. Zenginliği arttıkça daha çok mal mülk edinmek için hırslanıyordu. Gazeteleri okuduğu bir gün şöyle bir ilan görmüştü,” Yüz dolar öde, yürüyebildiğin kadar toprak senin olsun!”

 

  İlanı okur okumaz, adamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. İlana tekrar baktı ve “yanlış okudum galiba” dedi. Telaşla ilan sahibini bulup, heyecanla ona sordu.” Gazetede verdiğiniz ilan doğru mu?  “ Evet,  doğru okumuşsun” dedi adam.

 

 “Yani yüz dolar ödersem, yürüyebildiğim kadar toprak benim mi olacak?

 

“Evet, ama bir şartım var. Sabah yürümeye başlayacak ve akşam güneş batmadan burada olacaksın. Güneş battıktan sonra gelirsen kaybedersin.”

 

“Tamam” dedi adam ve bir gün sonra buluşmak üzere ayrıldılar.

 

  Ertesi gün, sabah erkenden geldi ve toprak sahibinin gösterdiği noktadan yürümeye başladı. Daha çok toprak sahibi olmak için koşar adım yürüyordu. Saatlerce yürüyerek ırmaklar, ormanlar ve verimli arazileri geçti. Bütün geçtikleri yerlere iştahla bakarken, bir yandan da sahibi olacağı yerleri zihninden birilerine pay etmekle meşguldü.

 

  “Burası torunlarıma, burası oğluma, burası yeğenlerime, burası bana diye kafasında planlar kurarak, uzun zaman yürüdü.  Dönüş mesafesini ayarlamak içinde ara sıra güneşe bakıyordu. Güneş batmadan dönme şartı olmasa hayatının sonuna kadar yürüyecekti.

 

   Nihayet bir yerde durdu ve o noktaya kazık çaktı. Gönülsüz de olsa geri dönmeye karar verdi. Fakat vakit gittikçe daralmaktaydı. Güneş ufka iyice yaklaşmıştı. Bizimki telaşla koşmaya başladı. Ciğerlerini patlatırcasına koşuyordu. Kan ter içinde kalmış, dili bir karış dışarıya çıkmış, adım atacak hali kalmamıştı.

 

   Nihayet güneş tepenin arkasına inmek üzereyken adam son bir gayretle yetişti. Yüzüstü toprak sahibinin önüne kendini attı. Ağzından incecik bir kan sızmaktaydı. Toprak sahibi adamı ters çevirip, kontrol etti; ölmüştü! Toprak sahibi gözlerini ufka dikip yanında duran yardımcısına dedi ki;

 

    “Evladım! İşte bir insana yattığı yer kadar toprak yeter! Fazlasının peşinde hırsla koşmaya gerek yok..

 

  Aslında bu hikâyeye benzer bir yaşam algısını benimsemiş pek çok insan tanıyoruz. Bazılarının hırsları akıllarını öylesine örtmüş ki, bu hırsla ölmeden önce çevresinde adeta kırık kalplar enkazı bırakıyorlar. Oysa bir menfaat, bir etiket, makam ve statü kazanmak için tek bir insanı bile üzmeye değmez ama, sanırım bunlarda olmasa farkındalıklar ortaya çıkmayacak galiba…!

    

Bu yazı toplam 22024 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber