Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Hüzeyfe FINDIK
Hüzeyfe FINDIK
Bir gün, bir anne ve bir hikâye

Bir Mayıs ayının, bir Pazar günü, her anneye ve evladına ayrı bir anlam katan anneler gününü kutlamış olduk. Eminim ki, bu gün insanların hayatında beklenti, özlem ve keşke sözünün en yoğunlaştığı zamanlardan biridir. Bizler toprağı ve vatanı ana kabul eden bir medeniyetin insanlarıyız. Sadece eli değil, ayağı öpülecek annelerimize olan sevgiyi yeterince ifade edebilecek bir sözün olmadığı kanaatini taşıyorum. Aynı zamanda onları mutlu edecek tek bir sözün bile kendilerinden esirgenmemesi gerektiğine de inanıyorum.

 

    Bizler batı medeniyetinde olduğu gibi annelerimizi, sığınma ve düşkünler evinde değil, birlikte yaşıyorsak merhamet kanatlarımızın altında, ayrı yaşıyorlarsa ilgi ve sevginin hiç eksik olmadığı yerlerde bu günlerini tebrik ederiz. Bizim geleneğimiz de rahatımız bozulmasın diye onları etrafımızdan tecrit etme ve yalnızlığa mahkûm etme asla yoktur.     Bu nedenle bizim medeniyetimizde, anne ve baba yaşlanmaktan, kimsesiz, ilgisiz ve sevgisiz kalmaktan korkmaz. Çünkü bizdeki “Vefalı evlat” anlayışını hiçbir milletin kültüründe görmek mümkün değildir.

 

  Dünya da hiçbir şeyin yerini dolduramayacağı annelerimizi, bir güne değil, tüm günlere sığdırmak, bir ömür boyu memnun etmek gerekir. Anneler gününü bazılarımız, önemsememiş veya unutmuş olabilir. Ama onların bu güne çok değer verdiğini ve mutlaka özel bir ilgi beklediğini de unutmayalım. Çünkü onlar bizim özel anlarımızı emin olun hiçbir zaman unutmazlar. Belki birçoğu bunu aşağıdaki örnekte geçtiği gibi evladına söyleyememiştir.  Ama hüzün dolu tek bir damla yaş gözlerinden ve sitem dolu ”Nerede kaldın evladım” sözü onların dilinden düşmeden, gönül kapılarını mutlaka çalalım. Konuyu daha fazla uzatmadan, bir annenin evladına olan sevgisini nasıl ifade ettiğinin hikâyesini sizinle paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum.

 

   Evin telefonu sabaha karşı dörtte çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı. Telefondaki ses annesine aitti. Bir an talaşlandı. Acaba başlarına kötü bir şey mi gelmişti? Annesi “Nasılsın oğlum, iyi misin? Diye sordu. Oğlu şaşkın bir ifadeyle, “İyiyim anne hayırdır bir şey mi oldu, siz iyi misiniz? Dedi. Annesi “ Biz iyiyiz, bir şeyimiz yok, sadece sesini duymak istedim.” Dedi. Oğlu da “Anne bunun için mi aradın, saat sabahın dördü, yarında konuşabilirdik.” Deyince, annesi de,”Rahatsız mı ettim oğlum” Dedi. Oğlu“Evet anne rahatsız ettin.” Deyince, annesi” Otuz sene önce sen de bu saatte beni rahatsız etmiştin oğlum, günün kutlu olsun.” Dedi ve telefonu kapattı.

 

   Eğer unutmuş ve ihmal etmişsek günlerini, haydi bu günde olsa bir hediye ile dualarını almaya gidelim.

   

 

Bu yazı toplam 23679 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber