Hayat, Bir Nakışın İki Yüzü gibidir !
Hayat, tıpkı özenle işlenen bir nakış gibidir.
İlk yarısında yalnızca ön yüzünü görürüz:
Düzenli, estetik, kusursuz ,müthiş bir sistem gibi...
Renkler birbiriyle uyum içindedir, desenler anlamlı görünür ve inanamıyacağımız şahane bir model çıkar...
Gördüğümüz şey, hayatın yüzeyidir... bize sunulan, gösterilmek istenen taraf.
Ama zamanla perde aralanır.
Hayatın arka yüzüyle tanışırız.
İplerin düğümlendiği, renklerin karıştığı, bazı yolların yarım kaldığı,aslında o yola hiç girilmemesi gereken ,o karmaşık tarafla...
İlk bakışta çirkin, düzensiz, hatta anlamsız gelir.
Ama işte asıl anlam oradadır.
Çünkü her düğüm, bir seçimdir. Her çapraşıklık, yaşanmış bir tecrübedir.
Ön yüz güzeldir, ama yüzeyseldir.
Arka yüz karmaşıktır, ama gerçektir.
Ve insan, ancak o gerçeği gördüğünde - iplerin nasıl bağlandığını fark ettiğinde -
hayatın ne olduğunu gerçekten anlamaya başlar insanlar ...
Motifler hep güzel olmayabilir inanın o karmaşada bile bir güzellik vardır.
Sadece nasıl adlandırıp nasıl baktığımız fark yaratır...
Herkesin nakışı yaşadığı ve kurduğu hayattır...
Hepsi emek etti.
Doğru yâda yanlış
Ama motifler ortaya çıkıyor...
Herkes kendi ile başbaşa kaldığında her zaman kendi gerçeğini yaşar.
Bu başkalarına anlatılabilecek bir durum değildir sadece hissedersiniz ve yaşarsınız kendinize bile söyleyemediniz çok döngüleriniz olur içinizde.
İşte insanı anlamlandıran hayatta bir duruşumuzun olduğunu gösteren en büyük güçtür bu?..
Yani kendimiz...