Nisana veda ederken
Kaptan köşkünün vurgun yemiş tutsağı
hangi ülkenin uyruğundadır?
Domuz bağının mı? Filistin askısının mı?
Kumsaldan kızıl saçlarını topladığımız kızın
Gözüne çektiği mil mi? Kalem mi?
Denizkızlarının kuyruğu balıkken bununki neden insan?
Neden hep aynı sorularla biter her NİSAN.
*****
Ben jiletle doğranmış bir yüzüm aynada
Avuçlarımda saklı
Doğratmadığım umutlarla
Gülümsüyorum.
Tenime nefesini üfleyen Nisan"a.
Yine başaramadın, çalamadın, koparamadın tenimin tuzundaki acıyı.
Sesleniyorum ruhunu bedenime musallat kılan serinliğe
Babil bile bu kadar sağır değildi!
*****
Ayışığındaki cinayeti gören sen değil misin?
Sen değilmisin her yakamoz, bir çivi olup, çarmıhıma çakılan.
Ayaklarıma, avuçlarıma
İsa gibi
Ey Meryem"in gözyaşı, Eyüb"un duası
Beni senden alıkoyma ki iki denizin birleştiği yerde iki kez ölebileyim.
Özgürlüğümü bir bakışına kurban eyledim senin
Kölenim.
*****
Geçit töreni başlasın.
Sıra sıra dizilsin boynu vurulacaklar, asılacaklar, kurşunlanacaklar
Nisan geçmektedir, gitmektedir.
Birbirine karışsın, ıslak ağıtlarla güneş görmemiş zılgıtlar.
Karışsın toprak ve hava
Kavuşsun ateşle su
Nisandır.
Nişandır.