SELAM (HABERİN VAR MI?)
Son günlerin en çok izlenen filmi olan ""Selam" ı"" izledim.
Seçilen aktörlerin amatör yâda profesyonel olup olmadıklarını bilmiyorum ancak her üçü de (Harun, Zehra ve Âdem) fizik anlamında iyiler ancak mimik anlamında zayıflar. Tiyatral krakterlemede yetersiz ve etkisizler
Filmin müzikleri ""Senegal bölümü hariç"" daha iyi olabilirdi.
Seçilen mekânlar ve görüntü kalitesi fena olmamakla birlikte son bölümdeki ""Türkçe Olimpiyatları"" filmin ana görüntü ve sinematografik akışını bozmuştu.
Kostümler ve kamera açıları da vasattı.
Senaryo tek hat (değişik ülkelerdeki eğitim faaliyetleri) üzerinden genişlese iyiydi ama o kadar çok yan hikâye vardı ki bu algılama ve odaklanmayı zorlaştırıyordu.
Yan rollerde Türkiye dışı çekimlerdeki sanatçılar rollerinin hakkını verirken, Türkiye"deki hikâyenin sanatçıları daha zayıftı (mesela Âdem"in karısı, Harun"un Babası vs.)
Özellikle Türkiye"den Senegal"e gelen hayırsever tiplemeleri çok donuk ve soğuk bir oyunculukla karşımızdaydılar.
Bütün ""İslami sinema"" tecrübelerinde olduğu gibi her saniye ""mesaj verme"" duygusu ve uzun diyaloglar filmin en sıkıcı yanıydı.
Eskiler uzun söz aklın kısalığındandır demişler.
Modern sinemacılarda; 'uzun sözel diyalog kamera kullanımındaki yetersizliktendir' derler.
Ama her şeye rağmen ""durmak yok, çekmeye devam"" diyorum.
****
Bugün araç bolluğu ama amaç yoksulluğu çeken genç nüfusumuza bu film mutlaka izletilmeli.
""İdeal"" denilen şeyi anlamalarına ve ona sahip olma isteklerine minnacıkta olsa katkı koyar diye düşünüyorum.
Dünyada para ve kariyer dışında da zenginliklerin olduğunun farkına varmak ve mutlu olmayı kendimize hizmet edilmesinde değil başkalarına hizmette aramak
Dünyayı İslam (selam) kardeşliğinde duymak, hissetmek yaşamak
Dışımızdakine karşı bizi kör ve sağır kılan duvarları aşmak
İnsanların ölmesine rağmen ""insanlığı yaşatmaya"" çalışmak
Gurbeti beytimiz, ötekini kardeşimiz kılmak
Mesafelerin ayıramayacağı, ayrı koyamayacağı zenginliklerimizin farkında olmak
Başkaları içinde yaşamak
""Selam"" bunlarla ilgili iyi-doğru-güzel mesajlar taşıyor.
Ama daha rafine, daha az söz, daha fazla duygu anlatabilen filmler yapmalıyız.
Kendi kokumuzu taşıyan bir yeni sinema dili inşa etmeliyiz.
""Selam"" filminin sırtına; Hizmet, Kimse yok mu, Türkçe Olimpiyatları, Tasadduk vs. hepsi birden binince biraz beli bükük kalmış
Bu kurumların her birine ayrı hikâye yazılmalı ve ayrı film yapılmalı
****
Filmin en çekici hikâyelerinden biri Harun-Zehra Aşkıydı. Özellikle ""Haberin var mı"" türküsünün hikâyesi, filmde dinlendiği sahne ve olimpiyatlardaki ""tevafuk"" en sarsıcı sahnelerdi.
Müslüman duyarlılığındaki gençlere ""İffetli Aşk"ı"" yudumlatarak anlatan bir örnekti.
Zehra"nın dupduru güzelliği, Harun"un kapkara hüznü ve her ikisinin ""Yusuf (as)"" izleri taşıyan teslimiyeti; kalp yakıcıydı.
Aşkın dile düşmeden yaşanması. Yâr hediyesinin kabında tahayyül ve tasavvurla çeşitlendirilip öyle yaşanması; anlatılası ve âşık olası kadar güzeldi.
O hadisteki gibi (Yâda Kelam-ı Kibar fark etmez);""İki genç birbirini sever bunu kimseye açmaz, kavuşamaz ölürlerse Cennettedirler.""
Sonra şarkının büyüsü
Tınının duyguyu; insanın en derinine, en kesici, en kalıcı ve en delici şekilde yüklemesi
Aynı Türkünün söylediği âşıklar: Harun ve Zehra
Bir Türküyü sevmek söylemek değildir marifet, Türkünün yazıldığı, söylendiği olmaktır.
""Selam"" filmine dair söyleyeceklerimiz bitmedi ama yerimiz bitti.
Yinede ""Ve Aleyküm Selam""