Son bir ayda okuduğum 5 kitaptan birisi nasıl daha sağlıklı yaşanılacağını anlatıyordu. Sahip olduğunuz kan gurubunuza göre dikkat etmeniz gereken küçük beslenme tüyoları, değiştirmeniz gereken yanlış alışkanlıklarınız ve sakınmanız gereken yiyeceklerden bahsediyor.

Kitabın adı;""Can boğazdan çıkar""

Araştırmacı-yazar Mehmet Ali Bulut kaleme almış.

Kitabın en temel iddiası şu; bugün insanlık mide merkezli (ihtiyaç) eksenli değil,  ağız ve damak tadı (haz) eksenli beslenmeye gayret ediyor. Çok ve yeni tatlar deneyerek, sürekli yemek yeme halinde yaşamanın doğru olduğuna inan(dırıl)mış vaziyetteyiz. Hatta bu konuya iman etmişiz! Sürekli etrafımızdan neleri yersek hangi faydaları ve sağlık kazanımlarını elde edeceğimiz söyleniyor, yazılıyor. Bütün kurgu; şifa ve kaliteli yaşam için ha babam yiyin üzerine. Oysa bugün çok önemli diyetisyenler, beslenme uzmanları ve doktorlar az yiyerek, düzenli ve dengeli beslenerek (yanlış beslenme orijinli) hastalıklarımızı tedavi etmeye çalışıyorlar. Mesela bunlardan bir tanesi 36 saatlik şifa oruçları.

Kan guruplarınıza göre beslenme şeklinizi oluşturmak da bunlardan biri.

İşin esasını kitabı okuyunca anlıyorsunuz ki; sünnet-i seniyyeye uygun beslenmek obezite kasırgasının önünde savrulan insanlığın son kalesi olmaya yeniden aday. 

Nasıl çok yerim yerine ne kadar az yerimi inşa etmek bütün mesele.

Yoksa kitabın ser levhasında Hazreti Davut"a atfedilen söz gerçek olur.

""Gün gelir insanın yediği canının düşmanı olur.""

*****

Okuduğum 5 kitaptan ""Aşkın Şehidi Hazreti Hüseyin"" isimli kitap ise insanın nasıl güzel ölebileceğini, ölümünü nasıl güzelleştirebileceğini anlatan şahane bir eserdi.

Tarihimizin en az bilinen sayfalarından olan Kerbela günleri…

Kitabın kendi orijinal sloganı ile Peygamber torununun son 99 günü.

Ahmet Turgut"un kaleme aldığı bu destansı, mersiye tadındaki kitap granitten kalpleri bile ipekleştirmeye aday.

Okuyun! Roman olsun diye değil ""aşk olsun"" diye… Bu kitaptan sonra ""Kevser Suresini"" bir başka okuyor bir başka anlıyorum.

Ölümün bir imani irade karşısında acizleşmesini, imanın peygamber neslinde yeniden bayraklaşmasını, zalimliğin dünya sevgisiyle zirveleşmesini ve yazgının hiçbir bilgeyi dinlemeyişini kalbiniz titreyerek, ciğeriniz sızlayarak okuyorsunuz.

Kaderden kaçılmıyor. Kadere koşuluyor adeta.

Bu kitap bir romanın çok ötesinde, tarihin çok içerisinde, duygunun en derininden sesleniyor.

Ağlamaktan duyamıyorsunuz ki!

*****

Okuduğum 3. Kitap İbnül Cevzi"nin ""Ahmaklar ve Dalgınlar Kitabı"" o çağdan bu çağa çok fazla şeyin değişmediğini gösteriyor.

Kitap eğlenceli. Etrafınızda kitaptaki örnekleri yok sayarsanız.

4. kitap Nevzat Tarhan hocanın ""Kendinle Barışık Olmak"" isimli kapsamlı bir kişilik ve duygu eğitimini içeriyor.

Çarpıcı sarsıcı bilgiler ediniyorsunuz. Bence bu kitap daha fazlasını hak ediyor. İnşallah ayrıntılı yazarım.

Son kitap ise Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Profesörlerinden değerli hocam Mustafa Öztürk"e ait ""Cahiliyeden İslamiyet"e Kadın"" isimli eser.

Bu kitapta ayrı bir değerlendirme yazısını hak ediyor.

Son bir ay ruh arkadaşlıklarıma 5 yeni isim daha katıldı.

Son bir biraz daha susuzluğum arttı okumaya, kitaba ve bilgiye…