Milletin Suçu Ne?
Fatmagül"ün suçu ne?
1986 yılında, önce sinema filmi olarak, yönetmen Süreyya Duru tarafından çekildi, başrollerinde Hülya Avşar ve Aytaç Arman"ın oynadı. Bu film ""umutsuz şafak"" adıyla da bilinir. Eylül ayında 201011 dizi sezonunun açılması ile aynı film bu kez dizi olarak KANAL-D ekranlarında karşımıza çıktı.
Ama ne çıkış!
Geçen yıl kocasının yeğeni ile yaşadığı ""Aşk-ı Memnu"" ile toplumun ilgisine zirve yaptıran Beren Saat, bu kez Fatmagül rolünde idi.
Fakat daha ilk bölümden itibaren dizi yapımcıları ve diziyi yayınlayan kanal büyük bir psikolojik ve sosyolojik tartışmanın fitilini ateşlediler.
Daha ilk bölümde tüm dizi içinde öne çıkarılması gereken bir ""tecavüz sahnesi mi olmalıydı?""
Bu ne kadar ahlaki ve ne kadar etik di?
Neden bir kadına dört alkollü erkeğin yaptığı alçakça tecavüz sahnesi dört dakika boyunca uzun uzadıya gösterilirdi?
Hemde yatay-dikey tüm kamera teknikleri kullanılarak gözlere, zihinlere, belleklere vahşice kusarcasına
Taşınarak
Kazınarak
Bunun basit bir anlatımı olamazmıydı?
Hangi sanatsal gayeye hizmet ediliyordu?
Bu sahne kısa olsa, öykünün nesi aksardı?
O sahnede çok önemli bir diyalog mu vardı?
Cevabı belli.
Kocaman bir hayır!
Kocaman bir hiç!
***
Öyle ise bu sahnenin bu kadar medya sakızı olmasının amacı sadece daha fazla reyting mi?
Televizyonların bu kaygıyı taşıması bir dereceye kadar doğal.
Ama buna prim veren izleyicilere ne demeli?
Hangi izleyici o sahnede yaşananları yaşamak ister?
İzleyiciler bu tip sahnelerin olduğu dizileri izleyerek, ödüllendirdiklerinin farkındalar mı?
Burada bir ahlaki filtreleme yapmayan yönetmen ve yapımcı kadar izleyicide suçlu diye düşünüyorum.
Neden mi?
Bizler izlediğimiz televizyonların her yaptıklarını ""katolik nikâhı"" ile kabül etmiş tepkisiz zombiler olmamalıyız.
Çünkü her zulme, ahlaksızlığa, sapıklığa tahammül yâda göz yumuş, yok oluşun ilk basamağıdır.
Bu tip olaylar karşısındaki tepkisizlik ve duyarsızlıklar önce kanıksamaya sonra kabüle doğru evrilmeye başlıyor iç dünyamızda.
İnsan şahsiyeti (kimliği) denilen şey kabül ettiklerimiz kadar karşı çıktıklarımızdan da yontulan ve oluşan bir şeydir.
Diziler; bilinçaltlarımızda konaklarken, izlediklerimiz bilinç üstümüze adeta hükümran olmaktalar.
Tepki koymadığımız şeyler, yarın yapabileceğimiz şeyler haline bu şekilde dönüşmekte.
Aslında siz; ""sevdiklerinizsiniz.""
Ve aslında siz; "" tepkilerinizsiniz.""
Öyle ise seçkilerinize ve tercihlerinize çok çok dikkat etmelisiniz.
***
Bizim televizyon programlarını izleme sıklığımız reyting ölçümlerine o da reklâm gelirlerinin bölüşüm ve dönüşümüne etken oluyor.
O halde sızlanmaya değil, duyarlı olmaya çağırıyorum sizleri!
Evrensel insan hakları yasaları ve temel ahlak normlarını iptal yâda ihmal eden her türlü yazılı görsel yayınlara, gösteri yâda showlara insani-demokratik tepkilerinizi gösteriniz.
İzlediğimiz şeyler zihinlerde ""örneklik"" oluşturabiliyor.
Modern sosyoloji ve psikoloji de bunu reddetmiyor.
Önlemek, örneklik olma olasılığını azaltıyor ve zaman kazandırıyorsa ki; öyle.
Eğitime de vakit var demektir.
Özetlersek Fatmagül üzerinden kalbine atış yapan ""reyting canilerinin"" kurşunlarından boykot ve tepki kalkanı ile korun.
İyisini, güzelini ve faydalısını talep et.
Önce kendini, sonra yaşadığın toplumu eğit.
Göreceksiniz başaracağız.