90"lı yıllardı…

Ömer Çelik, Yeni Şafak"ta İsrail zulümlerinin hortladığı bir dönemde direnişçilere destek için kaleme aldığı yazıda ""…bir kızım olursa adını Katyuşa* koyacağım…"" demişti.

Yazıyı onlarca çoğaltıp dağıttığımı hatırlıyorum.

Yürekli adamdır Ömer Çelik!

Henüz bir kızı olmadı, adını da Katyuşa koyamadı.

Ama İsrail"in uluslararası sularda işlediği cinayetlerden sonra işittiği en ağır sözlerinde altında yine Ömer Çelik"in imzası vardı. ""…İsrail Firavunun yanında yer almıştır… İsrail Nazilerin yanında saf tutmuştur…""

Ben hiç şaşırmadım.

Ömer Çelik kendi ifadesi ile ""annesinden aldığı entelektüel çaba, babasından aldığı haksızlığa karşı durma"" genetiğinin, şahsiyetinde oluşturduğu birikimin sonucu bu.

Ömer Çeliği tanımak için;

Motor meslek lisesinde öğrenciyken elinden düşürmediği ""Das Kapital, İslam"da sosyal Adalet, İncil, Tevrat, Kur"an mealleri vs…"" okumalarına bakmak gerek.

Ve kendine rehber edindiği: ""kendim; kabül edeceğim ve ret edeceğim şeyleri yeterince bilmeliyim"" ilkesine, dikkat kesilmek gerek.

Erken adamdır Ömer Çelik.

Daha yirmili yaşlarda İslami camianın en önemli edebiyat –fikir dergisi: Aylık Dergi"de makaleleri yayınlanmıştı.

İlk yazdığı makalenin de insanların gördüğü kötülüğü; eliyle, diliyle düzeltmesi bunlara gücü yetmiyorsa kalben buğz etmesi ile ilgili Hadis-i Şerifin bağlamında olması manidar değil mi?

***

Okumak ve düşünmek onu eylemden alıkoymamıştır.

Üniversite yılları bir yandan amansız okumalarla diğer yandan; Mazlumder, Bosna Dayanışma Gurubu gibi önemli sivil toplum kuruluşlarının altında ""zalimin karşısında mazlumun yanında"" saf tutarak geçmiştir.

Hep zalimi incitecek birikimi ve bunu ifade edecek bir dili olmuştur.

Gece kitapları, gündüz dostları ile yaşamaya alışmıştır hayatı…

Bilgi Hikmet dergisinde yazarken akranları yazdıklarını anlamakta zorlanıyordu.

En önemlisi de Ömer Çelik: ""bulunduğu yeri sadece kendi kendisine borçlu"" ender siyasetçilerdendir.

Doğuya ilgisi sırtını Batıya çevirtmemiştir.

Catherina Clement"in Telos yayınlarından çıkan (Şeytanın Orospusu) kitabını ilk ondan duymuştum.

Bazen madenci şapkasında bazen bir deniz fenerinde emek verdiği entelektüel birikim onu hep aydınlatıcı kılmıştır.

Yakıcı adamdır Ömer Çelik!

Yanında olmak her daim yangında olmak gibidir.

Her daim kurtarılacak bir şeyler vardır onun dünyasında… Su taşımalısın, yanmamalısın, hızlı olmalısın, boğulmamalısın vs.

Bugün onun hakkında konuşanların çoğu ""niçin ben değil de o"" duygusu etkisindedirler.

İtirazları onun varlığından çok, kendi yokluklarınadır.

Uçmaları için motora ihtiyaçları yok, onun ismi- resmi yeter.

Siyasetin ""karargâh milletvekili"" profilinin içini en çok dolduran adamdır o.

Mevzi kazarken görmeyişimiz, mevzilerin nereye kazılacağını planlama toplantısında olmasından.

Tembelliğinden değil yani yeteneğinden.

Ahmet Tezcan (Kıbrıs konusunda) müzakere yeteneğini yazmıştı, bende mücadele serüvenine bir flaş çakayım istedim.

***

Yine 90"lı yılların ortalarında

İsmet Özel Yeni Şafak gazetesinde ""Gökhan Özcan"a ne olacak"" diye bir yazı yazdığında: kendisine ""Ömer Çelik"e ne olacak"" başlıklı bir yazı yazmayı da düşünüyor musunuz? Diye bir mektup atmıştım.

Cevabını yıllar sonra Fuar için geldiği Ankara"da Ömer Çelik"in yanında almıştım.

Bugün İsmet özel İstiklal Marşı Derneği Genel Başkanı…

Ömer Çelik ise dokuz yıldır iktidar olan Ak Partinin Genel Başkan Yardımcısı…

İlginç adamdır Ömer Çelik!

Zekâsıyla şaşırtmayı sever.

Ankara"da 28 Şubatlı günlerde kendisine bir şey sorduğumuzda ""…olmasam ümmet ne yapacak…"" diye takılırdı bizlere.

İçinde olduğu siyasi hareket bugün milletinde, ümmetinde umudu olmuş durumda.

Ömer Çelik bulunduğu mekânda kendini hemencecik fark ettiren ve değer üreten bir siyasetçi olarak Adana"nın yeni şansıdır.

Bu yazı bir övgü yazısı değil.

Bir değerlendirme ve kronolojik okumadır.

Ve bence bu yazıyı Ömer Çelik ve yanındakiler değil asıl onun karşısında pozisyon alanlar okusun.

Katyuşa: Filistinlilerin İsrail"e karşı koymak için kendileri ürettiği kısa menzilli roketin adı.