KESKİN SİRKE!
Hayat tüm dalgalı ve rüzgârlı hava tahminlerine rağmen bir vadinin dibinde gümrah akışına devam ediyor. Sel sularının, heyelanların sırtına yüklediği çer-çöpü, çamuru yol güzergâhındaki kıvrımlarına bırakarak, dağıtarak akıyor. Sesi ovalarda uyku ninnileri gibiyse de yukardan aşağı akışlarında (çağlayan-şelale) yutkunulan çığlıklar gibi.
Hep söylenirdi ""her infialin bir derin hali vardır"" diye.
Her bağırma; bir acının -açık yâda saklı- bir sapmanın -yoldan yâda yolculuktan- bir sırrın -iyi yâda kötü- habercisidir. Dilden dökülenle kalpten geçen ne kadar hedef sapmasına uğrarsa o kadar çok gerilim yükler insanın ruh ve bedenine. Gerilimli insanlardır: yaşadığı ile konuştuğu birbirini desteklemeyen mürailer. Öfkeleri cesaretlerinden çok kifayetsiz oluşlarındandır. Bağırmalarını acılarını bastırmak, saldırganlıkları içlerindeki sızıyı saklamak içindir.
Bu tip insanlar ""düalist yaşamaya alışınca idealist olmaktan"" uzaklaşırlar. Her geçen gün eriyen (el-banyo) sabunlara dönüşürler. Hayat onlar için sudur artık! Eriten, küçülten, azaltan ve bitiren
Devlet adamı olmak varken devletin adamı olmayı da seçmeleri bundandır.
Gürültülerinin çokluğu yol yürüdüklerinden değil, yerlerinde saydıklarındandır.
Fıtratlarına ihanet ettiklerinden, etraflarına da ihanet etmede ustadırlar.
Sermayesi itaat ve vefa olmadığı için tezgâhında her daim küfür ve hakaret vardır.
Aşağılama vardır.
Kibir ten rengine dönüşmüştür.
Yüzleri muşmulaya, dilleri de engereğe
*****
Sirkelerin en güzeli ""elma sirkesidir"" der büyükler.
Parlatır, temizler, sindirir, söndürür
Kokusuna katlanırsanız gerçek bir mucizedir sirke.
Keskinliğinin küpüne zarar ama sahibine de yarar sağladığı zamanlar geride kaldı.
Sirkelerin ambalajları, cinsleri ve adları çoğaldı.
Üzüm sirkesi, elma sirkesi
""Siyasi sirkeler"" ise tedavüle ""ambalajla değil nikelajla"" çıkıyor.
İlk yağmurda, rutubette yâda sıcakta aslı sırıtıyor parlak kostümünün altından.
Dökülüyor sırtından gümüş rengi laciler!
Hele de suçüstü yapılmışsalar ""ruh odalarında
""
Gördükleriniz ve duyduklarınızı mideniz kaldırmıyor.
İnsanlık mikyasıyla değil
terazisi ile değil
tartıyorsunuz.
Kanıyorsunuz; tüm insanlık ailesi: saç diplerinizden tırnak uçlarınıza kadar
Öfkelerinin ve şiddetlerinin altına tuttuğunuz ışığa bu kadar düşmanlığın sebebi ortaya dökülüyor sanal âlemin ekranlarında.
Her öfke bir ""gizil suça şal mı"" yoksa?
Her hırçınlık bir ""habis ur"un"" uğultusu mu?
Birde buradan bakın etrafınıza, siyasetçilere azgın kızgınlıklara ölçüsüz öfkelere
Sirke şişesinden; üşümeden, üşenmeden.
*****
Gördüklerim şaşırtmadı o yüzden, ürküttü beni.
Herhangi bir ""bağıl kutsalı"" olmayan
Kocaman adamlar: korkuttu beni!
Bu kadar yalıtık, bu kadar yamuk algılarla dolu adamlara üzüldüm: kendim, şehrim, ülkem siyaset ve gelecek adına
Umarım hepsi bu kadardır.
Tüm siyaset mecrasında dilerim hepsi bunlarla sınırlıdır.
İnşallah bu adamlardan başkalarında da yoktur.
Umarım!