Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Cezmi YURTSEVER
Cezmi YURTSEVER
Ünlü İngiliz Kadın Casus Gertrude Bell’in Kozan’a Gelişi

-İngiliz tarih meraklısı, arkeolog ve fotoğrafcı Gertrude Bell, 1905 yılı Nisan ayı içinde Anavarza kalesine geldi. Ve Kalenin fotoğraflarını çekti. Gözlem raporlarını yazdı.

-Gertrude Bell, sevgilisi Doughty Wylie"nin Çanakkale savaşında ölmesi zerine, Mısır"a gelerek İngiltere İstihbarat Şeflik görevine getirildi.

-Osmanlı ordusunun Arabistan cephesinde yenilgiler almasının harekat planlarını hazırladı.

-Irak devletinin kuruluşuna öncülük etti.

-Ünlü Casus, Gertrude Bell"in Anavarza"ya gelişini “KOZAN TARİHİ” kitabında yer alan kısmını sunuyorum.

 

 

“Bugün 19 Nisan 1905, günlerden Çarşamba

Sabah erkenden  kalktım. Gün ışırken sıcaklar bastırdı. Yanımda asker Halil ve yardımcım Mikhail olduğu halde karşımda duran kasabanın ana caddesinden yürüyerek tepeye doğru ilerledim. Görünüşe bakılırsa bu kasabada Romalılar zamanından kalma iri kesme taşlar var. Yol boyunca mozayikler de görünüyor. Burası Savrun suyu kıyısındaki Kars/ Kadirli kasabası. Kasabada bulunan cami bir zamanlar kilise imiş. Kilisenin bodrumunu gezdim.

Mikhail katırları hazırlamıştı. Yönümüzü güneye çevirdik. Ve ilerlemeye başladık. Kayısı ağaçlarının bulunduğu çukurköprü"ye saat 5"te geldik.  geldik. Etrafta yeşil tarlalar vardı. Köylüler ile toplantı yaparak Anavarza yolu hakkında bilgiler aldım.  Yakında Hacılar köyü vardı.

Ova su altındaydı. Fazla yağmur yağmıştı. Saat 6.30 civarında Anavarza kalesinin yakınlarındaki su kemerlerinin bulunduğu yere yaklaştım.  Güneş batarken Anavarza muhteşem görünüyordu.  Harabelikler arasında bir bekçi kulübesi vardı. Ve yanında 2 asker görevli idi.  Boş odayı bana verdiler. Süt ve ekmek yiyerek odama yerleştim.

…

20 Nisan 1905 Perşembe

Sabah 6.30"da kalktım. Sıcak bir hava vardı. Ve ben terli  idim.  Halil, yanımda bulunan eşyaları taşımak için katır aramaya gitti. Saat 8 civarında askerlerden birisinin yardımıyla tepelere doğru yürüdüm. Yaya yolundan yürümek biraz zor oldu. Tepelere varınca Ermeni kilisesi ile karşılaştım. Şatonun duvarlarında gezindim. Fotoğraflar çektim.  Sonra aşağı inerek zafer kapısının iri kesilmiş taşlarını ve muhteşem görünüşünün de fotoğrafını çektim. Az ilerde stadyum vardı. İri kesilmiş sütunlar arasında dolaştım. Sonra yine süt içtim. Katırlar yanıma kadar geldi.  Kayalar altında kurulu bulunan çadırıma ulaştım. Ve burada banyo yaptım.  Öğle yemeği ve uyku çok iyi oldu.

Uyandıktan sonra kuzeye doğru hareket ettim. Türbelerin yanında idim. Bir adam ve yanında oturan insanların görüntüsü vardı. Bu esnada yanıma iki tüccar gezginci geldi. Birisi Kayseri Ermenisi idi. Tiyatroyu ve mezarlığı gezerek fotoğraflar çektim. Duvarların ötesindeki ova sular altında idi. Kayalarda yılan bulunduğundan bahsetti tüccarlar. Akşam yemeğinden sonra Sivrisinekler rahatsız etti.

…

21 Nisan 1905 Cuma

Sabah 5 veya 6 gibi erkenden kalktım. Yanımda Halil olduğu halde kaleye yürüdüm. Toros dağları ve Düldülün görünüşü çok güzeldi. Kalenin zirvesine ilerlerken kesik bir çukur ile karşılaştık. Kayaların arasında kahve renginde iki yumurta buldum. Pis kokuyordu.  Ermeni kilisesi ve Yunanca yazılı yapıların bulunduğu yerleri dolaşarak fotoğraflarını aldım. Akşamüzeri saat 6 gibi döndüm. Banyo ve akşam yemeği…

…

22 Nisan 1905 Cumartesi

Saat 5"te kalktım. 6.30"da ayrıldım Anavarza"dan. Yanımda bulunan Kiepert haritasına bakarak yakındaki Mercimek köyünü buldum ve yolda ilerlemeye başladım. Anavarza yakınlarında bir Çerkez köyü de  vardı. Mercimek"te Sultan"a ait bir çiftlik arazisi vardı.Hayvanlar otlatılıyordu. Öğle üzeri ulaştık Mercimek"e. Yanımda bulunan onbaşı ve tüccar ayrıldılar. Mısır tarlaları ve yeşillikler arasında ilerleyerek Ceyhan nehri kıyısına ulaştık. Birdenbire yükselen tepenin üzerinde Yılan kalesini gördüm. Ve oradan Çakalderesine doğru gittim.”

 

     Buraya kadar yapılan açıklamalar meraklı bir arkeolog, gezgin ve fotoğrafçı genç güzel bir kadının hatıralarını içeren notlarından elde edilen bilgilerdir. 1905 yılı Nisan ayı ortalarında Kadirli üzerindren Çukurköprü ve oradan da Anavarza"ya kadar gelerek tarihi ören yeri kale ve zafer kapısını yerinde gören fotoğraflayarak belge arşivine dahil eden bu genç kadının adı Gertrude BELL idi.

     Hayat hikayesinin çözümlemeleri ise şaşırtıcı bilgileri yansıtıyordu. 1868 yılında İngiltere"de doğan, demir çelik fabrikaları sahibi ülkenin en zengin sanayicilerinden İsaac Lowtian Bell"in torunu olan bu genç hanımefendi"yi hayatının baharında Anavarza harabeliklerine kadar getiren, harabelikler arasında çadır kurup  sivrisinekler ve yılanlar arasında gezinti yaptırarak araştırmalar yapmasının gerekçeleri neler olabilirdi?

     Sadece Anavarza mı? Hayır. 1890"lı yılların sonlarında geldiği Osmanlı ülkesinde özellikle kutsal belde olarak tanımlanan Kudüs ve civarını dolaştı, Ürdün, Lübnan, Şam, Halep, Fırat nehri kıyılarını izleyerek Bağdat, Basra"ya… ORADAN DA Musul-Kerkük yöresi ile Nuh"un gemisinin bulunduğu Cudi dağı eteklerine, Kürt aşiretlerinin yaşadığı  vadilere… Sonra diyarbakır"a ve oradan da Urfa"ya , Antakya"ya,Doğu Akdeniz kıyısındaki İskenderun, Payas veErzin ovasındaki gözeneler olarak bilinen su kemerlerine, Toprakkale"ye, Bodrum/ Kastabala kalesine uğramış… Kars/Kadirli kasabasındaki tarihi Alacami"yi yerinde görerek fotoğraflarını almış ve yönünü güneye çevirerek Çukurköprü üzerinden Anavarza"ya gelmişti.

    Bu genç ve güzel saçları alnına dökülen hanımefendinin gezisi yıllardır sürüyordu Osmanlı coğrafyasında. Sonra Adana"ya ve oradan da Tarsus"a Taşlık Kilikya"nın antik dönemlerden kalan harabeliklerine ve oradan da karaman, Konya taraflarına hatta İstanbul"a kadar uzanmıştı. Hep dolaşıyordu. Kendisine göre “ORİENT” (Doğu/Şark) olarak bilinen coğrafyasında yaşayan insanların tarihi kültürü sosyal yapısı onun için önemli idi.  Gezinti yaparken yanında rehberleri, güvenliğini sağlayan silahlı korucuları, her gittiği erde yerel yöneticiler nezdinde iyi karşılanmasını sağlayan İngiltere"nin siyasi misyon elemanlarının desteğini görüyordu. Londra moda piyasasından aldığı şık kıyafetlerin bulunduğu bavulda özel eşyaları vardı: giysileri, makyaj malzemeleri, konserve yiyecekleri vb gibi. İstanbul"daki İngiltere Büyükelçisi ile Osmanlı"nın önemli şehirlerinde bulunan konsolosların referans mektupları yanında idi.  Arka planda ülkesi İngiltere"nin Başbakanı,hatta kralının bile yakın desteği vardı. Gençliğinde özel eğitim almış, Oksford Üniversitesi tarih bölümünü başarı ile bitirmişti.

…

1915 yılı Ağustos ayı geldiğinde Osmanlı Devleti, İngiltere"ye karşı savaş açtı. 1915 yılı mart ve nisan aylarında Çanakkale boğazı ve Gelibolu sahillerinde İNGİLTERE- Fransız ittifak orduları ile Türklar arasında kıyasıya bir “ölüm-kalım savaşı” sürüyordu. 25 Nisan 1915 günü, İngiliz albay DOUĞHTY WYLİE "nin Seddülbahir saldırısında öldüğü haberi ulaştı Gertrude BELL"e… İngiliz ordusu tarihinin en büyük yenilgisi ile karşı karşıya idi. Olaylar yeni savaş planlarının uygulamaya konulmasını gerektirdi. Osmanlı en zayıf yerinden vurulmalıydı. Gertrude BELL, Kahire"ye  İngiltere İstihbarat Servisi emrine çağrıldı. Bell, Kahire"ye geldiğinde mesai arkadaşları olarak bir zamanlar Osmanlı ülkesini dolaşan arkeologları buldu. Lawrence"nin de içinde bulunduğu arkadaşları ile Osmanlı"lı yumuşak karnından vuracak savaş  planları yapılmaya başlandı. Bir zamanlar Arap çöllerinde yapılan geziler esnasında Dürzi şeyhi,  Hicaz bölgesinden Şerif Hüseyin, Suudiler, Irak"taki Kürtler,Assuriler ve çok sayıda aşiret parayla elde edilmişti. Şimdi İngiliz yanlısı olan bu kişi ve topluluklara silah ve para dağıtarak ödüllendirmenin Osmanlı ordularını Süveyş, Yemen, Hicaz, Filistin, Basra-Bağdat"ta, mümkün olursa Anadolu içlerinde “vurmanın” zamanı idi.

    1907 yılındaki Konya gezisi sırasında İngiltere"nin askeri ataşesi ve konsolosu olan Wylie ile tanışmıştı.Başlangıçta, tarihi ve arkeolojik konularla başlayan sohbetler, daha sodra sıcak ilişkilere, ortak aşk hayatı yaşamaya dönüşmüştü. Wylie, evli olmasına rağmen ruh dünyasına hitap eden genç ve güzel Gertrude"ye olan aşkını gizlemedi. Aşıklar, bazen Londra"da buluşuyor veya bazen da Osmanlı"nın herhangi bir Şehrinde. Ama şimdi 25 Nisan 1915 tarihinde Gertrude"ye ulaşan kötü haber onun ruh dünyasında fırtınalar kopardı. Aşkının intikamını düşman durumundaki Türklerden alması gerekiyordu.

    1916 yılı içinde İngiliz ordusunun istihbarat işlerini yürütmek amacıyla Basra"ya geldi.

Ve aynı yıl içinde Şerif Hüseyin"e bağlı “Arap isyancılar” Osmanlı"nın Hicaz demiryoluna, karakollara saldırılara başladılar. Arap isyancıların göbekleri üzerindeki kuşakta bulunan “Cembiye” adı verilen hançerler yerinden çıkarıldı. İsyancılar en yakında bulunan Türk askerlerine cembiyeleri saplamaya başladılar.  Medine- Şam arasındaki istasyonlarda devrilen trenler, karakollarda öldürülen Türk askerlerinin durumu içler acısı idi.

    1917 yılı Aralık ayı başlarında Kudüs"ü savunan Osmanlı askeri mevzilerini terk ederek daha kuzeye çekildi. Ve 1918 yılı Eylül ayı içinde Şam ve arkasından da Halep İngilizlerin eline düştü.

     1918 yılı içinde Gertrude"nin öğrencisi olan casus Lawrence, Osmanlı"ya bağlı Arap ülkelerinin haritasını çizdi. Lawrence iki konunun harita üzerinde aktif hale gelmesini sağlıyordu. Birincisi Adana bölgesi “Kilikya Ermeni Devletine” verilmeli.  Urfa"dan, Kerkük"e kadar uzanan bölgeye soru işareti konularak buradaki Kürtlerin  Türk boyunduruğundan kurtarılması isteniyordu. Açıkça istenen şey Osmanlı coğrafyasında etnik topluluklara uygun küçük devletlerin kurulması idi.

    Gertrude 1920 yılı içinde Sevr anlaşmasına esas olacak Ortadoğu"yu paylaşım haritasını çizdi. Alışma bürosunda masası üzerine konulan haritada cetvelle çizimler yaparak Suriye, Filistin, Irak, Küveyt, Ürdün, Lübnan devletçiklerinin yerlerini gösterdi. Bağdat-Basra- Musul eyaletlerinin birleştirilmesiyle meydana gelen IRAK Devleti onun eseri idi.

    Aradan yıllar geçti. Gertrude BELL, 1926 yılında Bağdat"ta öldü. Aynı yıl Brüksel ve Ankara anlaşmaları ile Türkiye-Irak sınırı da belirlenmiş oldu. Bell"in kaleminden çıkan çizgilerle Hakkari sancağı Türkiye"ye bırakıldı. Musul ve Kerkük Irak"ın bir parçası oluyordu.

    Yıllar sonra 2000"li yılların başlarında İngiltere"deki Cambridge Üniversitesi Gertrude BELL"in arşivini, fotoğrafları, hatıraları internet ortamında dünyaya açtı. BELL"in Arşivinden çıkan Anavarza fotoğraflarına bakınca tarihi ören yerlerine olan merakın arkasında tarih ve kültürün derinliklerinde yatan farklılaşmaları öğrenip yeri geldiğinde acımasız bir silah olarak kullanma çalışmalarının varlığını öğrendim.

Bu yazı toplam 28075 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber