Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Cezmi YURTSEVER
Cezmi YURTSEVER
Karacaoğlan’ın Sevgilisi Bozdoğan Bey Kızı Elif

Yaşar Kemal’in 1923 yılında Hemite’de doğması, yaşadığı olaylar ve sonrasında da 1950’li yıllarda Kadirli’den ayrılarak bir kamyon ile İstanbul’a gitmesi bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Konusu Kadirli’deki ağalar ve eşkıyalar kavgası olan İnce Memed romanını yazarak birdenbire ünlenmesi sonrasında 1958 yılında yazdığı Karacaoğlan filmini çevirmek için İstanbul’dan artistler ve film çekimi için Kadirli’ye geldiler.

Kadirli ve Andırın coğrafyasında Geben, Meryemçil Beli, Mazgaç yaylası, Çığşar’da Karacaoğlan’ın Kara Sevdası konulu film çevriliyordu. Kadir Savun, Tijen Par, Nuri Altıok Talat Gözbak gibi sanatçılar filmde rol aldı. İnce bir ayrıntı olarak henüz artistlik yolunda bir adım atan Yılmaz Güney de filmde figüran olarak görülüyordu. Filmin senaryo yazarı da Yaşar Kemal idi.

Yaşar Kemal’in Karacaoğlan filminin çekimini Kadirli ve Andırın’da yaptırmak için İstanbul’dan film çekim ekibi ve oyuncuları göndermesi kısa sürede heyecan yarattı. Sefa Vayısoğlu, o yıllarda hatırı sayılı zengin bir çiftçi ve ağa idi. Oyuncuların Kadirli’den Çığşar köyüne kadar taşınmasına yardımcı oldu. Sefa Vayısoğlu, bir yaz mevsiminde Kadirli’ye gelen film çekim ekibi kendisi ile görüştüğünde,’- şimdi Yörükleri ve kara çadırlarını bulmak zor. Haruniye’de öğretmen okulunda okuyan bir çocuk var. O’nu bulursanız aşiret ile konuşur kara çadırı ve develeri olan bir Yörük aşireti bulursunuz cevabını verir. Filmciler Haruniye’ye giderek Öğretmen okulu öğrencisi Ramazan Veliceoğlu’nu bulurlar. Okul idaresi Ramazan’ı izinli gösterir ve bir şekilde film çekimine yardımcı olur. ‘Karacaoğlan filminin senaryosunu Yaşar Kemal kendine göre yazmıştı.

Çukurova’da aşireti ile kışlayan Bozdoğan Beyi, yaz mevsiminde Andırın üzerinde Geben ve Meryemçil’e, Çığşar’a yaylaya çıkardı. Bey’in Elif isminde güzel bir kızı vardı. Karacaoğlan ise sazı ile türkü söyleyen anası babası olmayan yetim ve fakir bir çocuktu.

Bozdoğan Beyi’nin kızı Elif, yetişip de evlenme çağına geldiğinde çevreden görücüler gelmeye başladı. Karacaoğlan, Elif’i gördüğünde ona aşık oldu. Gizlice buluştular, görüştüler. Bey’in bu durumdan haberi oldu. “Kızımı yok yoksul Karacaoğlan’a vermem. Avşar Beyi’nin oğlundan haber var. O’na vereceğim” diye dayattı. Elif –‘Ölürüm de varmam’ diye diretti. Bir gün Karacaoğlan Elif’i yanına alarak kaçırdı. Dağ eteklerinde, mağarada saklandı. İzini kaybettirmek için obadan obaya göç etti. Küçükalioğlu’nun obasına geldi ve sığında. Küçükalioğlu Beyi, Karacaoğlan’a sahip çıktı. Deli Hüseyin isimli bir delikanlı Karacaoğlan ile kan kardeşi oldu. Karacaoğlan, davullu zurnalı, oyun halayları ile görkemli bir düğün yaparak evlendi.

Kaaracaoğlan’ın mesleği saz çalarak türkü söylemekti. O’nu çevreden türkü söylemesi için çağıranlar vardı. Karacaoğlan, hak aşığı idi. Gönlünden geçenleri saz çalarak söylüyordu. Karacaoğlan’ın türkü söylemek için ayrıldığını haber alan bir delikanlı Elif’in önünü kesti. Elif’e göz koymuştu. “Çadırda bir gece benimle yat. Sana dokunmayacağım. Zarar da vermeyeceğim” diyordu. Elif’in karşı koymasına rağmen adan diretti. Bir mücadele yaşandı.

Karacaoğlan diyar diyar dolaşıp da gittiği bir yerde ayan oldu da Elif’i görmek istedi. Tez adımlarla kendi obasına geldiğinde, çadırın kapısını araladı. Elif ile o adamı yan yana yatar vaziyette gördü. Dünyaları yıkıldı. Abasını çıkararak Elif’in üzerine örttü. Geldiği yere çekti gitti.

Elif uyandığında yaşadığı olayların farkına vardı. Üzüntüsünden bir günde saçlarına aklar düştü. Gelenden geçeden Karacaoğan’ı sordu. Karacaoğlan ise bir zamanlar çok sevdiği Elif için türküler söylüyordu, gittiği yerlerde.

Deli gönül abdal olmuş

Gezer elif elif diye

Yayla çiçekleri açar

Kokar Elif Elif diye

Karacaoğlan’ı dinleyenler bazan coşkuyla bazan da gözyaşı içinde kalıyorlardı.

“Üryan geldim yine üryan giderim

Ölmemeye fermanım mı var benim

Can alıcı gelmiş canım almaya

Benim ölmemeye fermanım mı var.

Efendim ey

Aradan geçen yıllar sonra Karacaoğlan’ı gençlik yıllarında “gardaşım” diye sarıldığı Deli Hüseyin de aramaya çıkar. Bir şehirde bir cami dibinde, handa Karacaoğlan’ın türkü söylediğini öğrenir. Yanına geldiğinde saçları ağarmış bir ihtiyar ile karşılaşır. “Elif’in hala yolunu gözlediğini” söyler.

Karacaoğlan son bir kez bir zamanlar çok sevdiği Elif’i görmek için köye gelir. Köyün ismi Cerit olarak değişmiştir. Elif’i bulmak ümidi ile geldiğinde öldüğünü haber alır. Mezarına vardığında sadece gözyaşı döker.

Karacaoğlan diyar diyar dolaşıp da gittiği bir yerde ayan oldu da Elif’i görmek istedi. Tez adımlarla kendi obasına geldiğinde, çadırın kapısını araladı. Elif ile o adamı yan yana yatar vaziyette gördü. Dünyaları yıkıldı. Abasını çıkararak Elif’in üzerine örttü. Geldiği yere çekti gitti.

Elif uyandığında yaşadığı olayların farkına vardı. Üzüntüsünden bir günde saçlarına aklar düştü. Gelenden geçeden Karacaoğan’ı sordu. Karacaoğlan ise bir zamanlar çok sevdiği Elif için türküler söylüyordu, gittiği yerlerde.

Deli gönül abdal olmuş

Gezer elif elif diye

Yayla çiçekleri açar

Kokar Elif Elif diye

Karacaoğlan’ı dinleyenler bazan coşkuyla bazan da gözyaşı içinde kalıyorlardı.

“Üryan geldim yine üryan giderim

Ölmemeye fermanım mı var benim

Can alıcı gelmiş canım almaya

Benim ölmemeye fermanım mı var.

Efendim ey

Aradan geçen yıllar sonra Karacaoğlan’ı gençlik yıllarında “gardaşım” diye sarıldığı Deli Hüseyin de aramaya çıkar. Bir şehirde bir cami dibinde, handa Karacaoğlan’ın türkü söylediğini öğrenir. Yanına geldiğinde saçları ağarmış bir ihtiyar ile karşılaşır. “Elif’in hala yolunu gözlediğini” söyler.

Karacaoğlan son bir kez bir zamanlar çok sevdiği Elif’i görmek için köye gelir. Köyün ismi Cerit olarak değişmiştir. Elif’i bulmak ümidi ile geldiğinde öldüğünü haber alır. Mezarına vardığında sadece gözyaşı döker.

Karacaoğlan filminin Kadirli ve Andırın Çığşar yaylasında çekilmesi olayını aradan geçen yıllar sonra hatırlayanlar vardır o yörede. Ruhi Su’nun da yöreden derlediği türküleri sazıyla sözüyle söyleyerek filmde yer aldığı açıklanır. Eğitimci Ramazan Veliceoğlu, İsmail Okan Güney Karacaoğlan filminde kendi Yörük aşiretlerinin çadırları, develerinin kullanıldığını filmde rol alanların yakınları olduğunu söylerler. Filmi izleyenler bir sorunun cevabını arar: Elif, gerçekten Bozdoğan aşiret beyinin kızı mıydı? Karacaoğlan, Andırın, Çığşar, Kadirli yöresinde yaşamış mıydı? Yoksa bir zamanlar (1923 yılında) CeyhCeyhan nehri kıyısında bir Bozdoğan köyü olan Hemite’de doğan, Bozdoğan Türkmen aşiretinin yaşlılarından hikayeler dinleyen Yaşar kemal, filmin senaryosunu kendi kafasına göre yazarak ve fuilm senaryosuna kurgulayarak Elif’i Bozdoğan bey kızı mı yapmıştı? Her şey bir yana, Karacaoğlan filmi için bir kaç farklı afiş hazırlanır. Afişlerden birinde Ceyhan nehrinin Misis’e yaklaştığı yerde kıvrımlar yaparak akması ve tarihi giysileri içinde Bozdoğan aşireti kız ve kadınlarının

görülmesi yer alır. Bütün bu bilgiler ışığında Yaşar Kemal, Bozdoğan aşiret kültüründen bir Karacaoğlan ve çok Elif’i yaratmıştır.

‘ İncecikten bir kar yağar, tozar Elif Elif diye’ sözleri nakış nakış işlenmişti Karacaoğlan filmine. Sevenler ölmez düşüncelerini doğrulayarak. En nihayet Yaşar Kemal’e göre Karacaoğlan’ın sevgilisi Elif, Bozdoğan beyinin kızı idi.

Bu yazı toplam 15924 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber