Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Cezmi YURTSEVER
Cezmi YURTSEVER
DEVLET BAHÇELİNİN DEDELERİNİN DÜŞÜNDÜREN İDAMI=1

ADANA VALİLİĞİ ÖZÜR DİLEMELİDİR!

-Devlet Bahçeli"nin soyunu ortadan kaldırmayı amaçlayan Adana Valisi Mustafa Paşa"nın haraç vergi almak amaçlı 1816 tarihli idam ve infaz olayını vahşi bir şekilde yerine getirmesi vicdanları sızlatan tarihi bir olaydır.

Olayla ilgili olarak Gavurdağları eteğinde Bahçe ilçesinde Fettahlı beylerinin türbeleri var. Ve idam edilenlerin annesi olan Türkmen kadını İrep Hatun, gözyaşı ağıdını mezar taşı kitabesine yazdırdı.

-Aradan geçen 193 yıl sonra Adana Valiliği kendi tarihinden kaynaklanan trajik olaydan dolayı Fettahlı ailesinden özür dilemelidir.


Gavurdağlarının boranı ser esti. Hayra alamet de değildi bu durum. Dağdan gelenler kan ter içinde kalmışlardı. “Beyimiz ocağına düştük, bizi kurtar”. Gelenler yabancı değildi. Ata dede dostları olan Payas beyi Dede ve adamları idi. Osmanlı askerleri ile çarpışarak gelmişlerdi. Kayıpları vardı. Ama kendilerini kurtarmak için dar düşmüşlerdi Fettahlı beylerine…Ne de olsa bölgenin en güçlü beyi idi, Fettahlı. Arkaları da güçlü idi. Tekmil Ulaşlı aşireti de kendilerine destek verirse yakalanmaları biraz zor olurdu.

Fettahlı beyi Ağca bey, durumun hassasiyetini anladı. Ve kısa sürede tedbirlerini aldı. Osmanlı, Payaslı dede"nin kendisine sığındığını er geç öğrenir ve intikam için kısa süre içinde buralara kadar gelirdi. Yakanlarda bulunan Sarvanlı kalesine sığınmak ve orayı tutmak en iyisi olurdu. Öyle de yaptılar. Ağca Bey ve adamları kardeşi Ahmet de dahil olduğu halde Sarvanlı kalesine doğru gittiler dolu dizgin. Silahlarını yanlarına almışlardı. Sarvandi kalesi sanki bir dağ başında ve kartal yuvası gibi bir yerde idi. Oraya kadar tırmanmak kaleden de içeri girmek çok zordu. Bölgenin savunmaya en uygun yeri idi.

Adana şehir merkezinde ise Vali Mustafa Paşa, telaşlı idi ve yanına çağırdığı kardeşi İsmail"e emirler yağdırıyordu: “Üzerine varacaksın hainin, nerede bulursan ölü veya diri ele geçireceksin. Padişahtan Ferman da geldi. Tuttuğun yerde başını kesme hakkın da var. Hiçbir şeyden çekinme, görevini layıkı ile yerine getir. Seni askerlere Başbuğ (kumandan) tayin ediyorum, bilesin ve görevini tez elden yerine getiresin” Bu konuşmalardan sonra Adana Vali konağının yakınlarında bir hareketlenme oldu. Kalekapısındaki serdengeçti Ağası, Yeniçeri serdarı, subaşı ve bilumum silahlı askerler toplandılar. Paslanmış kılıçlar yerinden alındı, parlatıldı. Tüfenkler için de barut tedarik edildi. İsmail, askerin en önünde atını mahmuzladı ve yıldırım hızı ile hareket etti. Onu sayıları binleri bulan askerler izledi. Bir toz bulutu kapladıYüreğir ovasını…Silahlı bıçaklı ve de tüfenkli ve de topları ile Osmanlı"nın yaman bahadırları cenge gidiyordu, Gavurdağlarına doğru.

Adana"da gelenleri misis köprüsü başında Kapu ağası karşıladı. Oradan da askerler katıldı. Askerlerin yürüyüşü ordunun sefere çıkışını andırıyordu. Askerler Kınık diyarında Toprakkale yakınlarına geldiklerinde sayıları bir alay kadar olmuştu. Halep"ten yakınlardaki Payas"tan hatta Maraş"tan bile askerler yola çıkmıştı. Askerlerin önü Gavurdağı eteğindeki Haruniye yol ayırımına yakın yerdeki Kanlıgeçit"e dayandığında haber geldi: “Fettahlı beyleri ve hain Dede Bey, Sarvanlı kalesine sığınmışlar. Yönümüzü o tarafa çevirelim”.

Askerler katar katar olmuşlar ilerliyordu. Silahlarını kuşananların eleri tetikte idi. Düşman olarak görülenleri yer ile yeksan etmek için görmeleri yeterli idi. Düşman olarak görülenleri ortadan kaldırmak için ölesiye savaşmaya hazır insanlardı. Zaten görevleri bu idi. Savaşmak, emre itaat etmek.

Tarihi kervan yolunu izleyerek yaklaştılar Sarvanlı kalesine…Çam ağaçlarının bir orman gibi kapladığı yerin gerisinde birdenbire yükselen tepe üzerinde idi Sarvanlı kalesi… Askerler, yıldırım hızıyla yaklaştılar kale enginine…Dört bir yan çevrildi. Ellerinde silahları olduğu halde Gözlerini kan bürümüştü. Ve dillerinden de “Hainlerden intikam” sözleri düşmüyordu. Bu minval üzere adım adım yaklaştılar Sarvanlı kalesine. Kalenin siperlerinden mazgal deliklerinden dışarı bakan Fettahlı Ağca ve yakınları başlarına geleceklerin farkına vardılar. Yanlarında kendileri ile savaşacak olanların sayısı 150 bilemediniz 200 kişi civarında idi. Yanlarına çoluk çocuklarını da almışlardı. Öyle topları tüfenkleri ve de binlerce askeri ile savaşa gider gibi gelen Osmanlı karşısında tutunmaları zordu. Ağca Bey, uğruna savaşmayı göze aldıkları Payaslı Dede"ye “vakit varken tedbirini al. Kaç canını kurtar. Belki bizim halimiz farklı olabilir” dedi. Dede Bey, bu isteğe uydu. Ve Sarvanlı kalesinin arka tarafından atına binerek hazla uzaklaştı. Kaçıp kurtulmak istemişti. Dede Bey"in kaçtığını gören Osmanlı askerleri onun peşine düştüler.

Sarvanlı kalesinde zorlu bir döğüş oldu. Osmanlı askerlerinin kahir ekseriyeti ve üstün gücü karşısında Fettahlının yapabileceği bir şey yoktu. Kalenin içine doğru gelenler karşılarında kendilerine silah atanların hayatına son verdiler. Fettahlının yanında kadın çocuk ve yaşlı insanlar da vardı. Birbirine sığınan korkudan tir tir titreyen küçük kız çocukları ve “Ama dileyen” ellerini kaldıran kadınlar kendilerine bir zarar verilmemesini, hayatlarının bağışlanmasını istiyorlardı. Kaleden içeri girenler Fettahlı beyi Ağca ve kardeşi Ahmet"i kıskıvrak tuttular. Padişahtan da gelen ferman gereği “Ser-i maktuunun irsal edilmesi” (Kesilen başlarının gönderilmesi) gerekiyordu. Askerler sıkı sıkıya tuttukları Ağca ve kardeşi Ahmet"i sırt üstü yatırdılar. Cellat kılıcı kınından çıkarıldı. Elini havaya kaldıran askerin önünde duran Türkmen beylerine elini kaldırıp indirmesi bir cezanın infazı idi. Ağca ve kardeşi Ahmet"in kelleleri yerinden alındı. Bir torba içine alındı. Ve kokmasın diye torba içinde bal kondu. Ağzı da bağlandı. Manzara insanın görmek istemediği kadar ürpertici korkunç ve vahşeti yansıtıyordu. Sadece Fettahlı beyleri değil, takip edilen Dede Bey"in kellesi de aynı şekilde alınmıştı. Osmanlı"nın bir Adana Valisinin tertibi ile yerine getiren baş kesilerek hayata son verme olayı yerine getirildiğinde tarihler Zilkade 1231 (Ekim-1816) tarihini gösteriyordu.

Maksat hasıl olmuştu. Görevlerini yerine getirenler, eşkıya ve isyancı hain olarak görülenlerin vücutları ortadan kaldırılarak gereli cezayı almışlardı. Geldikleri gibi geri döndüler. Ceyhan nehri kıyısını kervan yolunu, Misis köprüsünü izleyerek Adana"ya doğru gittiler. Müjdeyi Vali Mustafa Paşa"ya verebilirlerdi.



Bu yazı toplam 25727 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber