-Adana’nın en kuzeyinde Tufanbeyli ilçesi sınırları içindedir Şar antik kenti

    -Şar kentine girerken sizleri kaya mezarları karşılar.

    --Görüntülere bakılırsa bağıran bir erkek ve ağlayan kadın görüntülü olan kaya mezarı insanı şaşırtır.

       -Şar, antik kenti tarihin sırlarını da barındırır.

 Adana’nın Tufanbeyli ilçesinde kültür şenliği var. Orada bulunmam lazım. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte yola çıktım.  Kozan’a doğru giden asfalt yolu izleyerek Feke, Saimbeyli ve daha kuzeydeki Tufanbeyli ilçesine ulaştım. Tufanbeyli coğrafyası farklı bir dünyanın gerçeklerini gözler önüne seriyor. Adana’nın Torosdağlarındaki en yüksek yerinde bulunuyor, Tufanbeyli. Temmuz ayında Çukurova en sıcak günlerini yaşarken Tufanbeyli’de serin yayla havasının esintisi ile karşılaştım.

    Aslında Tufanbeyli ismi kurtuluş Savaşı komutanlarından Osman Tufan’ın isminin 1964 yılında alınan bir karar gereği bu ilçeye isim olarak verilmiş. Halk dilinde ve tarihi belgelerde bu coğrafyanın adı “Mağara” olarak geçiyor. Mağara, insanların doğayla mücadelesinde sığındıkları, yaşadıkları, en çok güvendikleri ve de sevdikleri yer olmuş burada.

    Ağlayan İnsanları Gördüğümde

    Tufanbeyli ilçe merkezinden aynı gün (14 temmuz) öğleden sonra hareket ederek tepeler arasında uzayıp giden vadinin içinden geçen Sarız suyunu izleyerek tarihi Mağara antik kentine ulaştım. Şehir mağaraları ile ünlü. Bu yüzden burada bulunan çok sayıda mağaranın bulunmasından dolayı bu ismi almış.  Arkeoloji biliminde “Şar” da deniliyor. “Şar”, harabe şehir anlamına da geliyor. Bulunduğum yer mağaraları ile ünlü Şar kenti. Ancak burası insan yaşamasına oldukça elverişli. İçinden akan Sarız suyu adeta hayat veriyor. Tarihi şehrin bulunduğu yer bağlar ve bahçeler içinde. Şehrin bir özelliği daha var, her yerden  sular çıkıyor.

    Şar’a girerken, sol taraftaki tepelerin yüzey kısımlarında oyulmuş çok sayıda mağara var. Ancak bunlardan iki mağara dikkat çekiyor. Ve bu anın fotoğrafını çekiyorum.  Karşımda duran iki mağaraya dikkatlice bakıyorum. Her ikisi de insana benziyor. Solda bulunan ve yüzey kısmı kesilmiş, içi oyulmuş mağara feryat eden bir erkek görüntüsünde…O’nun yanı başındaki  mağara ise gözyaşları döken ağlayan bir kadın görüntüsü gibi. Bu mağaraları yapanlar bu dünya hayatında adına “hayat oyunu” denilen gösteriyi bize hatırlatıyor. Çoğu kez çatışan, zaman zaman kavga eden, gözyaşı döken insanoğlunun yaşantısı  buradaki mağara görüntüsüne yansımış.