2005 yapımı gerçek adı ‘’Black-Siyah’’ olan bir Hint filminin uyarlaması olan ‘’Benim Dünyam’’ 08.11.2013 tarihinde vizyona girdi. Geçen yıl yine bir Kore filminin uyarlaması olan Özcan Deniz’in yönetip oynadığı ‘’Evim Sensin’’ filmini de merakla izlemiş ve beğenmiştim.

Bu filminde uyarlama olduğunu bilerek yine aynı merakla gittim sinema salonuna.

Filmi usta oyuncu ‘Uğur Yücel’ hem uyarlamış, hem yönetmiş hemde oynamış. Ana karakterin diğerini ise popüler sinema sanatçısı ‘Beren Saat’ canlandırmış.

Film küçük yaşta geçirdiği hastalık sebebi ile hem sağır hem dilsiz bir genç kızın(Ela’nın)  hayatı üzerine kurulmuş. Kız kardeşi aynı hastalıktan ‘tımarhanede’ can vermiş olan Mahir Hoca Ela’nın öğretmeni olmayı kabul eder ve hikâye başlar.

Filmin adının ‘’Siyah’’ olması gözleri görmeyen ve kulakları duymayan bir çocuk için çok anlamlı zira yaşamak onun için bir siyah kuyuda olmaktan farksız.

Mahir Hoca kız kardeşi için geliştirdiği ama uygulayamadığı kendine has eğitim şekli ile ani bir giriş yapar Ela’nın simsiyah hayatına.

****

‘’Sağır ve Dilsizlerin gözü kulağı parmaklarıdır’’ yargısıyla Ela’nın parmak uçlarına konuşarak ve kelimeleri koluna yazarak nesneleri öğretmeye başlar Mahir Hoca.

Sonra kelimelerin anlamlarını anlamasını sağlar bir ‘’yağmur’’ denemesi ile.

Ardından Üniversite eğiti almaya vardıracak kadar ilerletirler eğitimi…

Tüm bunlar yaşanırken Ela’nın dünyasına giriyor karanlığına ortak oluyorsunuz. Mahir Hocanın acıları ile kavruluyorsunuz.

Anne-babalığın, kardeşin ve öğretmenin hayatımızdaki yeri, değeri ve önemini işaretliyorsunuz elinizdeki siyah tebeşirlerle.

Film bu duyguyu fazlasıyla taşıyor yüreğinize.

Beren Saat göz kamaştıran bir performans sergiliyor, Ela’nın çocukluk yıllarını canlandıran Melis Mutluç’ta öyle.

Beren Saat çok tartışılmıştı bir dizi oyuncusunun sağır ve dilsiz bir krakteri üstelik tiyatro alt yapısı olmadan nasıl canlandıracağı ama filmi izleyenler görecektir ki benzer Hollywood örneklerine ‘’taş çıkartacak’’ bir başarı var ortada.

‘’Benim Dünyam’’ Beren Saat’in oyunculuğunun miladı olacak diye düşünüyorum.

Uğur Yücel için çok şey söylemeye gerek yok harika oynuyor.

Sadece filmin uyarlama oluşunun ve bizim coğrafyamızda pek sık rastlayamayacağımız bazı sahnelerin ağırlığı var,  kekreliği mi desem yoksa?

Filmin sonunda Ela’nın içinden çıktığı siyah kuyuya Mahir Hoca’nın düşüşü ve bu kez Ela’nın onun için çabalaması duygusal patlamalarınızı kabartıyor.

Sosyal medyada bu film için filme giderken yanınızda birkaç mendil olsun geyiği vardı.

Sinema salonunda gördüm ki; birkaç mendil bile yetmiyor.

Kör ve Sağır bir genç kızın dünyasından bakmak kendi hayatlarımıza sağaltıcı ve sorgulayıcı oluyor.

Kız kardeşinin nişanlısı ile yenilen yemekte yapılan konuşmalarsa çocuklarımıza iyi bir örneklem oluşturur zannındayım.

Sonra filmdeki anne karakterini muhteşem canlandıran Ayça Bingöl’ü de unutmayalım. ‘Öyle bir geçer ki zaman’ dizisindeki ‘’Cemile’’ rolünden sonra ilk kez sinema filminde rol aldı. Ama tek kelime ile harikaydı.

Benim Dünyam’dan kendi dünyalarınıza uzanan patika yollar bulacaksınız. Bazen ormanlar bazen ovalardan geçen… Duygular bulacaksınız daha, sonbahar yağmurları kadar sıcak ve ince, yüzünüzden çok gönlünüzü ıslatan… Bollywood filmlerinin senaryolarının sıcaklıkları kültürümüze yakın bunu da seviyorum.

Mesela ‘’Bilyoner’’ filmi gibi.

Her neyse izlediğim Bollywood filmlerinde gözyaşlarımla yeniden tanışmak hoşuma gidiyor.

Filme gidin ve ıslanın bence…