Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Serdar AYDIN
Serdar AYDIN
Dokunmak...
 
Son yıllarda moda olan, yaygın kullanımı ile ‘sihirli’ bir kelimeye dönüşen en cancanlı halini “kalbe dokunmak” ile alan bir kelime: dokunmak.
 
Anne babalar çocuklarının kalblerine dokunmak için psikolog kapılarında bekleşirken, vakıf ve stk’lar toplumun kalbine dokunacak binbir çeşit fikrin peşinde, siyasi partiler seçmenin kalbine dokunmak istiyorlar reklam ve algı yöntemleri ile...
 
Herkes kalbe dokunmak istiyor..!
 
Bende 3 yıldır Parkinson ve Demans hastası olan annemi ziyaretimde keşfettim ‘dokunmanın’ sihrini..
 
Beni hatırlamadı uzun süre, sırtının ve belinin ağrıdığını söyleyince önce kremle ağrıyan bölgesini ovmaya başladım. Sonra tüm sırtını... Bu arada bir yandan da Esma ül Hüsnayı okuyorum. Aniden bana eşimi, işimi ve çocuklarımı sormaya başladı. Adeta ona masaj yaparken, sanki hafızasının yeniden yüklenmesine vesile oldum. Sonra uzun uzun geçmişten ve bu günden konuştuk annemle... 
Evet rahmetle, şefkatle birbirimize dokunmaya ihtiyacımız var. Çocuklara büyütürken tensel temasın çok önemli olduğunu biliyordum, üç çocuk büyüttüm, onlarcasınada şahit oldum. Anne babanın dokunuşunda sevgi, merhamet, güven duygusuda birlikte akıyor evladın teninden kalbine...
 
Çok yoğun boyun fıtığı olduğum bir dönemde annemin şefkatle elini omzuna koyup sıvazlaması ile ağrım şıppadak nasıl da kesilmişti!
 
Dokunmak ile ‘değmek’ aynı şey değildir ama. Değmekte fiziksel bir temas var, bazen istem içi, bazen istem dışı. Hem değmek bazen gönülsüz, kazara bile olabiliyor. Ürkek, anlamsız, soğuk, hemen bırakmak ister gibi bir temastır ‘değmek.’ 
Ama ‘dokunmak öyle mi?
Sıcak...
İstemli...
Şefkatli...
Sevgi ile...
İyilikle...
Güzellikle...
 
Dokunalım etrafımızdaki her canlıya. Hemdem olalım onunla. Kesretteki vahdeti (çokluktaki tekliği/birliği/sevgiyi)keşfedelim. Dokunurken bulaşalım, buluşalım. Bulaştıralım duygu dünyamıza ve kalbimize...

 
İnsan anacak bir insandan bulur şifasını. İnsan ancak bir insanın gönlünün gölgesinde gönenir/dinlenir...
 
Dokunan ellerimiz gibi, sözlerimizde temiz olsun, güzel ve iyi olsun.
 
Yılanı deliğinden çıkaracak ‘tatlı dil’ insanı bin kış ısıtacak ‘tatlı sözlerle’ dokunalım insanların kulağına, kalbine...
 
İçimizdeki kahrolası tereddütler, iç geçirmeler, cin fikirler alıkoymasın sizi dokunmaktan...
 
Allah’ı, anlamı yitirmek birbirini de kaybettirdi modern insana...
 
Yalnızlaştı...
Tekleşti...
Leşleşti...
 
Eşya, para yeter sandı, aldandı.
 
Araçlar çoğalınca amacını kaybetti şehirliler, beyaz yakalılar...
 
Dokunmak;
 
Dili ve eli olanın değil, önce bir gönlü olanın hüneri..
 
Söyleyecek sözü, iyileştirecek ilacı/merhemi olanın sanatı..
 
Etkileşim olmadan iletişim olmuyor. İnsan kendine ayna olacak bir varlıkta yansımadan hatta sınanmadan ‘insan olamıyor, insan kalamıyor!’
 
Nicedir simyası bozulmuş ilişkilerimizin yeni sihri diyeceğim ama eksik yada yanlış anlaşılacak, eskimeyen/ değişmeyen ve bitmeyen büyüsü diyeyim o vakit.
 
Sosyal medya mecralarında kaybolmuş, kolay bulmanın girdabında yalnızlaşmış gençlerimizinde çığlığına yetişecek tek makamdır’dokunmak.’
 
Ruh depremlerimiz ardı ardına sökün ederken, bilelim ki dokunarak yıkılmayacağız, dokunarak ayakta kalacağız, dokunarak atlatacağız.
 
Dokunma Bakanlığı değil, dokunma bağımlılığı kurtaracak, ‘ıssız insanlarımızı.’
 
Çölleşmeden elele vererek, gönülde olanı bir başka gönle akıtarak kurtulacağız.
 
Dokunarak dünyada kalabilir..

Dokunarak dünyalı olabiliriz..

Bu yazı toplam 145709 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber