Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Serdar AYDIN
Serdar AYDIN
Babamın Ardından…

Kullandığımız 12 Ay isminin 2 tanesi Arapça, 4"ü Süryanice, 3"ü Latincedir.

Sadece 3 tanesi Türkçedir; Ocak, Ekim ve Aralık…

Aralık; İki şey arasındaki açıklık yâda uzaklık demek…

Aralık, ayrılık oldu, ayırdı bizi…

Aralık girdi babamla arama…

Araladı yüreklerimizi…

Biz onu ""şeker hastalığından"" sakınırken, ""trafik kazası"" ile hükmünü icra etti kader.

Hiç beklenmedik ""kâğıt kesiği"" gibi… Yaralayarak, kanatarak ağlatarak kalbimizi…

Aralığın yirminci günü ""babam Hakk"a yürüdü…""

Kırk üç yıllık ışığım; avuçlarımda titreyerek, boğazımda düğümlenerek, göz pınarlarımdan yanaklarıma süzülerek, söndü.

Kader kaleminin göçüğü altında kaldım.

Nefes alamadım…

Babam; anasından ""okyanuslarca"" dua almış, evlatlarına da ""helal lokma"" yedirmiş bir dervişçesine döne döne Hakk"a yürüdü…

Ölümü de karakterinin iktizasınca vuku buldu.

Kimseye muhtaç olmadan, kimseye dokunmadan, sessiz, yalnız ve imanla...

Ondan kulağıma dokunan ve miras kalan son sözü; ""Eşhedü enla İlahe İllallah ve Eşhedü enne Muhammed en Abduhu ve Rasuluh"" oldu.

 

***

Kendimi çırılçıplak hissettim ilkin.

İrkildim ve ""Ölüm ne kadar yakınmış"" dedim.

Ölüm babam kadar yakınmış meğer…

Babalar ölümü de evlatlarından önce tadarak bize rehber ve öğretmen olmaya devam ediyorlar. Ne hazin.

Cenazesi yıkanıp kefenlenirken daha bende kalbimdeki küskünlüklerimi, öfkelerimi, gelecek planlarımı yıkıyor buldum kendimi…

Onun ölmüş bedeni benimse yaşayan kalbim aynı anda gusletti.

Ölümü; dağılmış göçlerimizi, parçalanmış akrabalıklarımızı ve komaya girmiş sılayı rahim duygularımızı diriltti.

O ölürken de öğreterek, dağınıklığımızı toplayarak, söküklerimizi dikerek gitti.

Son nasihatini sadece evlatlarına değil tüm akraba ve yakınlarına etti.

""Allah"tan geldik yine Ona döneceğiz.""

Her biriniz bir gün benim yerimde olacaksınız, ""öleceksiniz"" dedi.

Babam her baba gibi bize son dersini; ölerek, verdi.

Ondan geriye eski bir çakmak, içemediği yarım paket sigarası, yıpranmış kimliği ve fotoğrafı solmuş sürücü belgesi kaldı elimizde.

Birde anılar.

Yürek dağlayan yaşanmışlıklar, kalp burkan pişmanlıklar ve bir daha birine ""baba"" diyemeyecek olmanın derin hüznü…

Mekânı cennet olsun.

 

***

Ağaç dalıyla insan dostlarıyla gürler derler ya tam da öyle.

Taziye ziyaretleri bana bunu öğretti. Her ziyaret acımızı hafifletti, sabrımızı çoğalttı.

Çıkardığım diğer derste şu ki, bundan sonra daha çok dikkat edeceğim taziye ziyaretlerine ve daha çok katılmaya çalışacağım.

Son olarak,

Babalarınız hayatta ise birlikte bir nefes daha alın, bir hizmetini daha görün.

Peygamberin kavmine yaptığı dua kadar değerli ve müstecap olan dualarından buketler derleyin. Hiç bir şey yapamıyorsanız geçin karşısına onu izleyin ve gülümseyin…

Unutmayın sizler geç kalmış sayılmazsınız. Benim durumumda olanlar içinse artık çok geç.

Babam dünya sınavının süresini doldurdu.

Onun kıyameti koptu.

Allah (cc) taksiratını affetsin.

Şimdi sırada, bizlerin küçük kıyametleri var.

Küçük kıymetler peşinde yitirdiğimiz, unuttuğumuz kıyametimiz…

Ölmek için doğduğumuzu unutup, yaşamak için doğduğumuzu düşünüp gaflete teslim oluşumuz. Aymazlığımız.

Oysa her ölen, kalanlara ölmemeyi öğretmek için ölüyor.

Oysa her ölüm bize geçici olduğumuzu haykırıyor.

Allah kulağı duyanlardan, gözü görenlerden, aklı erenlerden ve kalbi akledenlerden eylesin.

Geçmişlerimize rahmet etsin.

 

***

Taziyemizi her ne şekilde olursa olsun bizimle paylaşan tüm dostların ""onlara, ölüler demeyin, diridirler ama siz anlayamazsınız"" sırrına mazhar olmalarını diliyorum.

Hüvel Baki…

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 22916 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber