OCAK
Ben yaşamışım onlarca Ocak
Kimi seksen kış görmüş, kimi henüz beşinci yazı bekliyor.
Hiçbirini hatırlamıyorum.
Benim akranlarımda hatırlamaz
Ocak su gibi akar avucumuzdan.
Bir damlası kalmaz.
Yılın ilk ayı, ilk tecrübelerimiz, ilk heyecanlarımız, alışmaya çalışmalarımız
Hepsi o kadar işte!
Biz "böyle " yaşayanlar
Mevsimlerin ve toprağın dışında
Yerin yedi kat dibindeki kayalar kadar sağır
Yaşar gideriz.
.
Yaşadığım mevsimleri hatırlamıyorum.
Benim akranlarım da hatırlamaz.
Büyükbabam rahmetlinin "950 Ocak ayında
" filan diye söze girişine şimdi daha çok gıpta ediyorum.
86"nın yazı, 93"ün baharı, 2000"in kışı, 2005"in güzü
Neydi?
Nasıl olurda böylesine iz bırakmadan, böylesine sabun köpüğü bırakarak geçip gider mevsimler?
Ben bunu bilemem.
Benim akranlarımda bilemez.
İşte Ocak
Dışarıda "gürül gürül akan bir dünya"
Tamam kardeşim, domatesler hormonlu, ekmeğin tadı tat değil
Su acıya çalıyor, bağ bahçe yok, koyun kuzu yok, tamam, asfalttan solucan, betondan ısırgan otu çıkmıyor tamam.
Ama hiç mi
?
Hiç mi Ocak yağmuru Nisan güneşi gibi ağmaz insanın kalbine?
Hiç mi içimizi ısıtacak, soğuklara fırtınalara karşı durduracak bir şey kalmadı yeryüzünde?
Bizim baktığımız hep bu taş kesilenler,bize bakan hep bu bet suratlar mıdır?
Ocak nerede arkadaşlar?
Ben bilmiyorum.
Siz de bilmezsiniz.
.
Ben gemiden de korkarım, paraşütten de
Biz hep korkarız.
Biz tayfa yazılamayız, Everest"e çıkamayız, işyerini kapatıp, sakin bir kasabaya yerleşip hergün sahilde dolaşıp denizi seyredemeyiz.
Bizim başımıza taş mı desem, kum mu; çok ağır bir şey dökülmüştür.
Biz ayağa kalkacak gücü bulamayız.
Ocak bizim yanımızdan
Hızlı geçer, çok hızlı.
Eteğini tutamayız.
Zaman zaman
O içimde kalp gibi vuran şey de olmasa
O inilti, o haykırış, o heyecan, o telaş da olmasa
.
Olmasa
Biz içimize yaban kurtları kapatmışızdır.
Biz içimize delişmen kuzular ve üveyikler ve tilkiler kapatmışızdır.
Ağır kapakları kaldıramayız.
Ben kaldıramam.
Arkadaşlarım da.
Ocak işte; gelir geçer.
Bakakalırız.