İlk bölümünden bu yana tartışma konusu olan "Muhteşem Yüzyıl" Başbakan"ın son çıkışıyla yine gündeme oturdu. Tarihçiler bile Kanuni"nin hayatı hakkında fikir birliğine sahip değilken dizilerin yada sinema filmlerini resmi tarih araçları haline getirmemiz tarih bilinci konusunda ne kadar vahim bir durumda olduğumuzunda bir göstergesi. Aslında filmde ecdadın nasıl gösterildiğinden çok ülkenin tarihini dizilerden öğrenecek "cehalet" seviyesinde olduğunun ihtimali bile ne kadar ürkütücü.

Muhteşem Yüzyıl yada benzeri yapımlar yayındayken "bu yapımlar ecdadı yanlış tanıtıyor" kaygısı taşınıyorsa çözüm: önce o ecdadı ve tarihi anlatacak farklı kaynakları çoğaltmak, yeni nesillere de objektif şekilde anlatılan tarihi kaynaklara yönelik araştırma yapma isteği ve entelektüel merak kazandırmaktır; O aşamadan sonra isteyen istediğine inanma özgürlüğüne sahiptir. Tarihi gerçeklikleri merak edip araştıran, farklı kaynaklardan okuyan bireylerinde yaşı kaç olursa olsun aklını dizi yada sinema filmi ile çelmekte pek mümkün olmaz böylece…

Başbakan"ın kaygısı kişisel olduğu müddetçe düşünce özgürlüğü adına dikkate değer ve önemlidir;  ancak toplumsal algıyı değiştireceğini iddia ettiği bir yayın üzerinden yasaklama boyutu dilendirildiğinde demokratik özgürlüklerin yara alacağı aşikâr!

Başbakan"ı eleştirenlerin yıllar önce "Mustafa" filmini çektiği için Can Dündar"ı nerdeyse vatan haini ilan edenlerle benzer kişiler olduğunuda gözlemliyoruz. O zaman "Atatürk"ün böyle bir hayatı olmadı" diye söylenenlerin, bugün "Kanuni"nin böyle bir hayatı yoktu" diyen Başbakan"ı eleştirmeleride oldukça garip doğrusu. Okuyan, sorgulayan, televizyondan izledikleri dışında da bir hayatın varlığını bilen ve merak eden nesiller neyin doğru neyin yanlış olduğunu fazlasıyla algılayabilir.

Gelelim bu tartışmaların güncele etkisine: Osmanlı tarihi ile ilgili kitapların okunmasında yüzde 50 oranında artış yaşanması başta bu kitapların yazarlarını ve tarihçileri sonrada tüm entelektüelleri sevindirdi. Çok sevdiğim yazar Yavuz Bahadıroğlu, 20 yıl önce yazdığı "Kanuni Sultan Süleyman" adlı kitabının bugün yok sattığından bahsediyor. Başbakan"ın çıkışıyla beraber Muhteşem Yüzyıl dizisi medyada tam 450 kez konu edilmiş. Kasım ayı itibariyle bin 270 kez haber olup yazılmış.Hangi kültür politikası bu ilgiyi uyandırırdı buda tartışılması gereken bir sosyolojik vaka!

Film hakkında benim bireysel fikirlerime gelince: filmde sarayda bulunanlar nasıl besleniyorlar yada hangi gençlik iksirini kullanıyorlar birisi bizede söylesin.14 senede sakalları uzamaktan başka yaşlılık belirtisi göstermeyen erkekler ve yaşlılık belirtisi göstermeyen kadınlar acaba yaşlı görünmek istemeyen oyunculara jest olsun diye mi  bu durumdalar yoksa makyöz konusunda mı eksiklerimiz var? Oysa ki şehzade ve küçük sultanlar üçer beşer yaş atlayarak kurguya dahil olmaktalar. Kanuni 11 Haziran 1534"de Doğu seferine çıkarken vedalaştığı Mihrimah Sultan 8-9 yaşlarında, o yıllarda Şehzade Mehmet 10-11 yaşlarında bir çocukken 8 Ocak 1536"da yani 1.5 yıl sonra döndüğünde karşılayan 14 yaşındaki Mihrimah ve 15 yaşındaki Şehzade Mehmed oluyor. Bir zamanlar bir Dallas rüzgârı vardı şimdi Dallas"ı aratacak kadar kadın-erkek ilişkileri ve entrikalar üzerine kurgulanmış, bol dekolteli hatunların salındığı dizinin en büyük savunması kurgu olmasıymış. Kurgulanan tarihi gerçeklere ilişkin yani tarihi şahsiyetler, yani tarihi süreç, yani tarihi savaşlar, ölümler, doğumlar ismen ve sırayla (her ne kadar isimleri geçenler gösterilmek istenildiği gibi, tarihi sıralamada kafalarına göre takılarak ilerlesede) bölümlere yerleştirildiğine göre kurgu bunun çekildiği yerden sündürülen tarafında olmalı.