Kan Kokusu Geliyor Dağlardan
Gabar, Cudi, Munzur, Kandil, Bingöl, Tunceli, Ağrı, son olarak Hantepe
Güzelim coğrafyamızın güzelim dağları, çiçek kokmuyor artık, kan kokusu geliyor dağlardan
İkiye bölünmüş çocuklar askercilik oynarken, sanki bilgisayar oyunu seyreder gibi internete düşen görüntüler izliyoruz
Dakikalarca süren çatışmaları, ölenleri, kalleşçe öldürenleri, kaçanları, kanlar içinde yığılanları, yardıma koşacak kimseciklerin olmadığı için ıssız dağlarda Hak"ka kavuşanları
Bütün bunlar değme Amerikan filmi sahnelerine taş çıkartırcasına, kanlı, canlı, figüransız, saçma; film olsa "bu kadar da olmaz" dedirtecek türden ve saniye saniye iznecek kadar gerçek!
GERÇEK!
"Emanetime hiyanet ettiniz" diyen bir annenin feryatlarıyla kapanıyor sahne!
Eyvah ki ne Eyvah
Hani bir "üç maymun" söylemi vardı: görmedim, duymadım, bilmiyorum.
Görmemiş olmayı isterdim heronları, askerleri ve terörist saldırıları yapan hainleri
Boğazımda düğüm düğüm acı
Kurşun seslerini ve ağıtları duymamış olmayı dilerdim ve o zaman belki bilirdim, şu an bilmediğim gerçeğin sahte, kanlı ve gizemli yüzünü!
Birileri çıksın, kocaman bir yürekle söylesin, neler oluyor?
Mühimmatsız mı kaldı ordu; onun için mi yardıma koşamıyor?
Hainler mi var? Öyleyse "içimizde çürük elmalar var" demek ve onları ayıklamak bu kadar mı zor?
Ordu"nun itibarı zayıflatılıyorsa ve gördüklerimizin hepsi büyük bir oyunsa, neden birileri çıkıpta "bu bir oyun, kandırılıyorsunuz, işin aslı öyle değil, böyle" demiyor!