Deniz Gezmiş ve 6 Mayıs'ın Hatırlattıkları
6 Mayıs 1972...
6 Mayıs 2009...
'Yıllar ne çabuk geçiyor' diyen bir ortakuşak,etrafımda sürekli o yılları anlatır.Yaşımdan büyük olan o döneme tanıklık edemedim ancak hep şükrettim, o yılları yaşamak ve o dönemde genç olmak herkesin harcı değildi.
'Gitsin gitsin gelmesin o zamanlar,kardeş kardeşe düşmandı' söylemleri hiç eksilmedi kulaklarımdan.Bugün benim doğrularımla örtüşmeyen bir ideolijiyi savunmak uğruna Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'la birlikte Ankara Merkez Kapalı Cezaevinde idama giden Deniz Gezmiş'in 37.ölüm yıldönümü! Ne gerek vardı hatırlamaya' diyen muhalif sesleri yüksek perdeden kulaklarımda hissederek yazdım bu yazıyı...Çünkü geçen hafta yazdığım 'başörtülü yaşama mücadelem' nasıl kaşıdıkça kanayan,kanadıkça acıyan bir ruh devinimiyse; kardeşin kardeşle kavgası da gencecik insanları hala dipsiz kuyulara sürükleyen büyük bir paradoks!Bireysel kafa tutuşları, İsmet İnönü'nün 'siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır' sözüyle, Bülent Ecevit'le birlikte red oyu kullanmasına rağmen, dönemin AP genel başkanı Süleyman Demirel'in infazdan yana oy kullanmasıyla 20'li yaşlarında darağaçlarında hayatlarına maloldu.Yıllar sonra 15 yılı ardında bırakınca Sayın Demirel bir gazeteciye verdiği demeçte,idamların onama kararı için 'soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri' yorumunu yaparken, dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay özür dilemeyi reddeden, idamı onaylama cümleleri kuracaktır!
Bir döneme tanıklık edenlerin-hala ideolijileri varsa -ideolijilerine sahip çıkmaya çalışarak yeni doğmuş çocuklarına,cinsiyet farkı gözetmeksizin;Deniz.ismini vermekten başka hiçbirşey yapamadıkları açıkça görülmekte. Fırtınalı bir hayatın, Atilla Keskin'in ifadesiyle: Acılara yenilmeyen gülümseyişleri,arkalarında değişen hiçbirşey bırakamamışlar.
İdam edilmeden önce Alman Der Spiegel dergisinde çıkan son yazısında Deniz Gezmiş: Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Kahrolsun Emperyalizm! Derken, 37 yıl sonra hala aynı etnik köken tartışmaları,kutuplaşmalar,kardeşi kardeşe kırdırtma mücadeleleri!Anaların yüreklerinin aynı ateşle dağlandığı ideolojik travmalar yaşatılıyor.
Sonuç olarak: gazete bürolarını, oğlundan bir haber alabilmek için ziyaret eden ilköğretim müfettişi Cemil Gezmiş'in anılarını okurken, ne hissetmişsem bugün takvimde 6 Mayıs'ı görünce de aynı şeyi hissettim.
Siyasal ritüeller; sağlam temeller,toplumun huzuru ve devletin bekası için harcanan emeklerin ötesine geçemedikçe, sadece sözde kalır, canlara malolur, acılar bırakır ardında...olan gençliklerine olur,yaşanmamış yıllarına...