TÜRKİYE'NİN STRATEJİK ÜSTÜNLÜĞÜ ÖNEMSENMİYOR MU?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılına ilişkin "Yıllık Gayrisâfi Yurt İçi Hâsıla" verilerini açıkladı.
Câri fiyatlarla gayrisâfi yurt içi hâsıla 2019'da bir önceki yıla göre yüzde 15 artarak 4 trilyon 320 milyar 191 milyon lira oldu. Geçen yıl GSYH'de en yüksek payı yüzde 18,3 ile imalat sanayisi aldı. İmalatı, yüzde 12,4 ile toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının satış ve onarımı yüzde 8,6 ile ulaştırma ve depolama sektörü izledi.
Tarımın payı %4 civarında iken inşaatın payı %8’ler de.
Kişi başına gayrisafi yurt içi hâsıla, 2019 yılında cari fiyatlarla 52 bin 316 lira olarak hesaplandı. Dolar cinsinden 9 bin 213 dolar oldu.
Günümüze dönersek, dolardaki artış, sektörlerdeki daralma ile kişi başı ortalama gelir maalesef daha aşağılara düşmüştür.
TARIMIN YAŞAMSAL ÖNEMİ
Dünyada ve ülkemizde yaşanan corona virüsü ile önemi bir kez daha ortaya çıkan, tarım sektörüne göz atalım. Çünkü tarım sektörü en zor zamanlarda 83 milyon vatandaşımız,7 milyon sığınmacı ve 20 milyona yakın turistin beslenmesi için yaşamsal bir öneme sahip.
Türkiye'de ekili tarım arazisi
- 2002: 17,9 milyon hektar
- 2018: 15,4 milyon hektar
16 yılda tarım yapılan Belçika büyüklüğünde arazide artık tarım yapılmıyor. Kentlere yapılan kontrolsüz göç, yanlış teşvik tedbirleri, hatalı uygulamalar bu sonuca yol açtı.
2006 tarihli Tarım Kanunu’na göre tarım destek ödemesi gayrisafi milli hâsılanın yüzde 1’ine denk olmalıdır. Ancak bu kanuna rağmen uygulamadaki destekler % 0,39 da kaldı.
Peki, 2021’de hükümetin planladığı tutar ne?
22 milyar TL… Aynı rakamın 2021’de verilmesi planlanıyor.
2021 yılı için beklenen Gayri Safi Milli Hâsıla 5,6 trilyon TL. 2006 tarihli Tarım Kanunu'na göre verilmesi gereken destek 56 milyar TL olmalıydı. Aslında Dünya ve Türkiye gerçekleri göz önüne alındığında bu desteğin çok daha yukarılara taşınması gerektiği açıktır.
Ülkemizde 40 milyon dönüm/dekar alan ekilmeden boş kalıyor. Piyasadaki yem fiyatlarıyla, süt fiyatlarının tersliği, hayvan besicilerini, ineklerini kesmeye itiyor. Bizzat duyduğum üzücü bir gerçek şu ki: İnekleri kestirebilmek için 15 gün sonraya randevu veriliyor. Süt üreticisi olan bir dostum bana asgari ücretli bir iş aradığını söyleyince kahroldum. Bu girdi fiyatlarıyla, süt üretimini kurtarmadığını, tükenmeye doğru gittiğini söyledi çaresizce.
Daha önce pamuk ile ilgili uygulamaları ve 4 yıldır değişmeyen teşvikleri yazmıştım. Küçük bir artış yapıldı ancak yabancı ülkelerin çiftçilerine verdiği değerin yanında maalesef cılız bir destek olarak kaldı.
Üretmek, üretmeyi bilmek ve geliştirmek stratejik bir değer olarak kabul edilmedikçe bu sorunlar yaşanmaya devam edecektir. Devlet bir miktar zarar bile etse tarım ve hayvancılığa ciddi destekler vermelidir. Köylerin terk edilmesini medeniyetin gelişimi olarak görmek doğru bir bakış açısı değildir.
Sadece corona virüsü bize gelecekte dünyanın başına gelebilecek başka felaketlerin de kapıda olduğunu gösterdi. Belli ki bundan sonraki savaşlar; klasik silahlardan ziyade hastalıklar, gıda ürünleri, tohum, gübre, aşı, tarımsal ve beşeri ilaçlar yoluyla sürdürülecek.
Unutulmamalıdır ki; insanımızın yaşamsal önceliği beton yapılar değil, tarım üretiminde, hayvancılıkta, tohum üretiminde, gübre üretiminde, beşeri ve zirai ilaç üretiminde % 100 yerlileşmedir. Bu savunma sanayi kadar stratejik öneme sahiptir.