HAMASETLE DEĞİL ,BİLİMLE
En büyük 500 sanayi kuruluşu içinde Yüksek teknoloji üreten şirket sayısı sadece 26
Toplam içinde oranı sadece % 5,3.
En büyük 500 sanayi Kuruluşu, maalesef hâlâ kas gücüne dayalı üretim yapıyor.
İhracat kg fiyatımız bu yüzden sürekli geriliyor. (Ortalama 1.15 dolar/kg)
1 KİLOGRAM BİLGİSAYAR 600 DOLAR
Sektörel bazda incelendiğinde, Kilogram başı ihracat değeri, savunma ve havacılık sanayisinde 39,72 dolar, hazır giyim ve konfeksiyonda 14,92 dolar, deri ve deri mamullerinde 11,23 dolar, tütünde 7,64 dolar, otomotiv endüstrisinde 6,95 dolar, fındık ve mamullerinde 6,92 dolar oldu.
Ihracatımızda hâlâ mermer,çimento, demirçelik ürünleri önemli bir yer tutuyor ve bunların da ortalama değerleri çok düşük .Kaynaklarımızı hammadde olarak değil, işleyerek,markalaştırarak satabilmenin yolunu bulabilmeliyiz.
Bu öyle geçiştirilecek,halı altına süpürülecek bir sorun değil.Bu gösterge aynı zamanda ülkemizin endüstriyel üretim seviyesini göstermesi bakımından çok önemli.
Bu endeks aynı zamanda ülkemizin eğitim seviyesini de,hukuk seviyesini de,siyasal kalitesini de ortaya koyuyor.
Hiç bir veri birbirinden bağımsız değil.
Yani Anadolu deyişiyle :
"ne kadar ekmek, o kadar köfte "
Hamasetle,boş vaatlerle ,gerçekleşmesi zor hayallerle bu tablo bir türlü iyileşemiyor .
Eğitim sisteminin yanlış olduğu,üzerinde
Fulbrigt vesayeti taşıdığını, ezberci,teorik,iş aleminde karşılığı olmadığı ve çabuk unutulan bilgilerle dolduruldugunu sağır sultan bile duydu.
Daha ne bekliyoruz milli eğitimi dönüştürmek için ?
Bu sistemden mezun gençlerin bir kısmı memur olmayı hayâlliyor,diğer kısmı ise yurt dışı rüyaları görüyor.Gençlerin gelecek kaygısı çok büyük ve umutsuzlukları da had safhada.
Bir ülke için bundan daha kötü ne olabilir?
Oysa çözümün iyi bir eğitim sisteminden başladığını bilmiyorlar mı?
Yazıktır bu ülkenin geleceğine.
Geleceğini yurt dışı hedeflere bağlamış gençlik heba oluyor.Ne islami ne de milli değerler onların umurunda değil artık.
Görmüyormusunuz ?
Ama unutulmasın ki bu gençler bir süre sonra oy kullanıp ülkenin kaderinde söz sahibi olacaklar.Sizce bu politikaları onaylayacaklar mı ?
Çetin Altan'ın Turkiye'nin ekonomi ve demokrasisi için söylediği:
" Türkiye don lastiğine benzer ,çekersin uzar sen ülkenin büyüdüğünü,geliştiğini sanırsın ancak halktan kopma,tepeden bakış,kibir,liyakatsiz atamalar başlayana kadardır bu büyüme. Yöneticiler şımarınca yeniden geriye büyük bir hızla dönüş başlar."
2001 de yaşanan ekonomik krizden sonra büyük bir umut olarak gelen Ak Parti ilk 7 yılda çok önemli gelişimler yaptı,milli gelir arttı,halkın refahı,hukuk,yabancı yatırımcı girişi,siyaset kalitesi yükseldi...
Ya sonra ?
İnşaat tutkusuyla başlayan içeriğini kimsenin sindiremediği,cömert garantilerle dolu ihaleler, optimum kullanılmayan havaalanları, otoyollar,köprüler, üniversiteler sonunda ülkeyi yeniden ekonomik krizle tanıştırdı.Bunlarla birlikte beklenmedik bir pandemi krizi ortalığı tam berbat etti.Hazinenin bu duruma hazırlıksız yaşandığını canımız yanarak izledik. Tüm dünyanın uyguladığı tam kapanmayı bir türlü gerçekleştiremedik.Çünkü bunun bedelini bütün demokratik ülkeler "ihtiyat akçeleri" ve hazine marifetiyle vatandaşlarına dağıtmışlarken biz bunu malüm sebeblerle yapamadık.Az kullanılan,hesapsız kitapsız yapılan dev eserlerin müteahhitlerine kurban edildi yüzbinlerce esnaf,milyonlarca işsiz,çok sayıda işletme...
İslami hassasiyet söylemiyle başlayan siyasal hikayemiz maalesef böylece bu seviyeyi de gördü.
Yani lastik yine esnedi ve geldiği yere döndü.
Hamasetle olmuyormuş,hakkı,liyakati, adaleti,aklı ve bilimi öncelemek gerekliymiş.
Bir sözde eski merkez bankası başkanlarından Mahfi Egilmez'den :
'Bir insan büyürken bilgisini, kültürünü, görgüsünü artırırsa kaliteli insan olur. Artıramazsa sadece büyümüş olur. Ekonomi de böyledir. Büyürken demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, düşünce özgürlüğünü geliştirebilirse büyümeyle birlikte kalkınır, geliştiremezse sadece büyümüş olur.'
Allah sonumuzu hayr eylesin.Ne diyelim başka.