Bu Ayıplı Üretim Günleri Ne Zaman Aslına Dönecek
Bu güne kadar bir çok konuda yazılar yazıp,paylaşımlar yaparak geri kalmışlığımızın,mutsuz bir toplum haline getirilişimizin sebeplerini sorguladık durduk.
Bazen eğitim sistemini bazen hukuk sistemimizi,insan hakları ihlallerimizi ,bazen de liyakatsiz atamaları yerden yere vurduk.
Tarımda yaşanan yanlışlar,32 milyon hektar tarım arazisinin son yıllarda 28 milyon hektara düşmesinin yüreğimizde açtığı yarayı yazdık.Bunun geleceğin Türkiye'sinde gıda sorunlarına yol açacağını ısrarla yazdık.
Bugün,batıda 1725 yıllarında başlayan sanayileşme serüveninde nerelerde yer aldığımıza takıldım.
Osmanlı,dünyada başlatan endüstrileşmeyi çok uzun bir süre göremedi,uygulayamadı.Saraya otomobil ihraç edip binmeyi hiç ihmal etmemişlerdi ama...Kendi topraklarında yer alan petrol kuyularının bir bir İngilizlerin eline geçmesi fazla rahatsız etmedi sultanlarımızı.Çünkü sadece aydınlatmada kullanıyorlardı petrolü.
Bu topraklarda üretim hiçbir zaman yeterince önemsenip,geliştirilmedi.Yapılan ihracatta alıcıların talepleri de olmasa bizim endüstri patronlarımız, kazandıkları paraları; alıştıkları gibi hep boğazda yalı,Ege ve Akdeniz kıyılarında lüks yatlar, evler,özel uçaklara yatırmaya devam ederdi inanın.Turgut Özal döneminde çıkan bir ekonomik krizde para isteyen sanayicilere Özal'ın ;eşlerinizin astronomik takılarını,yatlarınızı,özel uzaklarınızı satın demesini hiç unutamadım.
Neyse gelelim bugün en küçük ekonomik krizde hemen sarsılan sanayimizin ve sanayicilerimizin durumuna bakalım.
Aslında herşey kendini bir türlü geliştiremeyen günümüz sanayicisinde düğümleniyor.Üretimlerinin %70 i başka ülkelerden aldıkları ARA ÜRÜN.Bu ara ürün, neredeyse tamamlanmış formda.Küçük bir işlemle yani %30 lik bir üretimle tamamlayıp ihracata ve piyasaya sürüyorlar.
Oh ne âlâ.
Geliştirme yok,
laboratuar,ARGE,
İNOVASYON yok.
Sanayicimiz biraz zahmet buyurup,çaba gösterebilirse,ürün geliştirip, ARGE yapabilse, bizim çocuklar da batı ülkelerine gitmeyecekler.
Milli Eğitim Bakanlığı, Meslek liseleri çaba gösterip üretim odaklı, daha iyi ara eleman yetiştirecekler.
Teknik üniversitelerimiz aslında bu sürece en hazır kurumlar.Çok iyi mezunlar verdiğini gururla söyleyebiliriz.
Sanayicinin teknik eleman talebi şimdiki yöntemle doğal olarak az.
Yıllarca bu ülkede, uzak doğudan getirilen 3 parça halindeki televizyonları bir araya getirip montaj yapan ve üzerine kendi markasını koymaktan zerre utanmayan grupları, dev boyutlara taşıdı bu halk.
Televizyonlarda yaşanan bu "üretim oyunu" başta otomobil olmak uzere neredeyse bir çok üründe aynı yöntemle üretildi.Üstelik bu gruplar üretim ve ihracat yaptıkları için bir çok teşviklerle ödüllendirildiler.
Yılın markaları, Yılın işadamları hep bunların arasından seçildi.
Batıdaki gençler başarılı işadamlarını dinlerken "yeni fikirleri,yeni buluşları,markalaşmayı,inovasyonu, insana verilen değeri" dinlerken ,bizim çocuklar kolay yoldan zengin olma,montaj,liyakatsizlik ve iktidarlara yakınlığın sağladığı avantajları izledi. kös kös.
Bu güne kadar yüksek teknolojili ürün üretemediysek sorumluları belli.Kendilerini riske atmadan,genellikle devlete iş yaparak,montaj yaparak üretim ve ihracatla bu günlere ulaşan sanayici dünyası.
Bu bakış açısı ve yöntem, ülkeye yetmiyor,yakışmıyor.Işsizlik problemini çözemiyor.Iş aleminin örgütleri; TÜSİAD,TOBB,MÜSİAD...Ne zaman harekete geçip bu ayıplı duruma müdahale edecek merakla bekliyoruz .