ADANA ESKİ GÜNLERİNİ ÖZLÜYOR
Adana'nın merkezi sayılacak Küçüksaat'ten sağa dönün, düz gidin veya aralara dalın göreceğiniz insan manzaraları artık bambaşka bir hale evrilmiş. Aynı berberden çıkmış gibi tas kafa traşlı, kirli sakallı, motorsikletli, suratı asık binlerce genç görürsünüz .Çay ocaklarında, cafelerde, dükkan önlerinde öbek öbek toplaşmıslar.
Kim bunlar ?
Nereden gelmişler?
Ne bekliyorlar ?
Hayattan beklentileri nedir ?
Meslekleri, tahsilleri nedir ?
Tahmin edeceğiniz gibi bu "aslında pırıl pırıl gençler" yeni sürüm Adana mafya gruplarının yeni insan kaynakları. Kimisi uyuşturucu dağıtıyor, bir kısmı tahsilat yapıyor, bir kısmı da daha tehlikeli işlerde boy gösteriyorlar.
Son yıllarda Adana; artık tarımdan, sanayiden ziyade uyuşturucu ticareti, mala çökme, dolandırıcılık, tefecilik türleri, tehdit ve şantajla para isteme...gibi yepyeni bir sektöre öncülük ediyor.
Yüzlerce yıl önceden, mum üretimi, yağ, sabun, iplik, kumaş, plastik üretimleriyle, sebze ve meyve üretimiyle , sineması, romanı, şiirleriyle koskoca bir ülkeyi besleyip, giydiren, kültürle donatan kent sanki " aynı Adana" değilmiş gibi şimdi insanları mutsuz ediyor, uyuşturuyor, öldürüyor ,yerin dibine batırıyor.
Doğudan, güneydoğudan, Suriye'den ve birçok yerden gelip iş ve eğitim olanaklarına kavuşamayan bu gençler kısa sürede uyuşturucu ile tanışıp bağımlı hale getiriliyorlar. Altlarına bir motorsiklet, ceplerine bir cep telefonu, bir kısmına da bir silah verilince suç işletmeleri için organizasyonun önemli bir kısmı tamamlanıyor.
Devletin, ailelerin yetişemediği, eğitim ve iş olanakları sunamadığı bu çocuklar, piyasanın, hakim kültürün, sosyal yaşamın ve bozulmanın en acı göstergeleri oluyorlar.
Dünyanın en büyük uyuşturucu mafyası lideri Pablo Escobar'ın en büyük keşfi, mutsuz ve umutsuz büyük bir genç kuşağın varlığıydı. Bu gençler fakir ailelerden geliyordu, işsizdiler ve uyuşturucu ticaretinde kullanılabilirlerdi. Escobar onlara bir gelecek vadetti ama onları ölüme götürdü. Bütün genç kuşağın parayla ilişkisini de değiştirdi. Marquez Escobar, " Bir Kaçırılma Öyküsü" kitabında o dönem değerlerin nasıl alt üst olduğunu anlatıyor. Gençler, çok çalışmanın tamamen gereksiz olduğuna, yasaların çiğnenmek için yapıldığına, hayatta ilerlemenin en iyi yolunun uyuşturucudan kazanılan kolay para olduğuna inandı ve inandırıldı. Bunun sonucu bir felâket oldu.
Adana çok tehlikeli bir süreçte geriliyor, sendeliyor. Bunu görmek için biraz gezmek, okul önlerini dikkatle izlemek, öğretmenleri, gazetecileri, polisleri ve esnafları biraz dinlemek gerekiyor. Zaten kanalizasyonlardan alınan atıksu örneklerinde, Türkiye'de en fazla uyuşturucu tüketen ikinci şehir konumunda olduğumuzu dünya alem biliyor.
Dünya çapında sanayi, tarım, sinema, edebiyat başarılarına imza atmış olan Adana ve Adanalılar bu yaşananları hak etmiyor. Adana , o eski günlerini özlüyor ve umutla bekliyor.