2021 SEBZE MEYVE VE BAĞIŞIKLIK YILI
2021 yılı, Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Meyve ve Sebze yılı ilan edildi. Bunun sebebinin; sebze, meyve tüketilmesinin insan sağlığına sağladığı bağışıklık güçlendirici etkidir kuşkusuz.
BM 'nin bu tavrı doğru ve tutarlıdır, ama bizim için ders çalışılması gereken bir başlık. En güçlü yanımız olan tarım ve hayvancılıkta bir türlü istenilen performansı yakalayamıyoruz maalesef.
Hâlâ ekilebilir tarım alanlarımızın önemli bir kısmını hoyratça boş bırakıyoruz.
Resmi söylemlerin aksine çok net bilinen bir konu var ki, Türkiye tarım ürünlerinde ithalatçı bir ülke. En geleneksel ürünlerini bile ithal eder hale gelen, son olarak arpa, mısır, buğday, pamuk gibi stratejik ürünlerde dahi üreticisine destek vermek yerine, gümrükleri sıfırlayıp ithalatın yolunu açıyorsak, ciddi bir kafa karışıklığı söz konusu demektir.
Türkiye son 16 yılda tarım alanlarının yüzde 8,3’ünü kaybetti. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, tarım alanlarının 3 milyon 400 bin hektar küçüldüğünü söyledi. Bu oran Belçika'nın toplam büyüklüğüne denk geliyor.
BELÇİKA’NIN YÜZÖLÇÜMÜ 3 MİLYON HEKTAR
Tarım alanlarının son 16 yılda 41 milyon 200 bin hektardan 37 milyon 800 bin hektara gerilediğini anlatan Atalık, en fazla tarım alanı kaybının tahıllar, diğer bitkisel ürünler ve sebze alanlarında yaşandığını söyledi. Atalık, “Avrupa Birliği’nin (AB) göbeğindeki Belçika’nın yüzölçümü 3 milyon hektar. Bizden 4-5 kat fazla tarımsal ihracat geliri olan Hollanda’nın toplam yüz ölçümü ise 4 milyon hektar. Çiftçinin her geçen yıl alım gücü geriliyor. Bu da üretim alanlarına yansıyor. Geçimini tarımdan sağlayan insanlar para kazanamadığı ve maliyetler yüksek olduğu için üretimden çekiliyor. Borcu artan çiftçi de bankaların tarımsal kredilerine yönleniyor ve borcu artıyor” dedi.
Eğer dünyada sağlık alanında bağışıklığın yolu sebze-meyve ve hayvansal ürünlerden geçiyorsa, emin olun ki, tarıma elverişli topraklara sahip ve ekonomik sorunları artık can yakıcı hale gelen ülkemiz için ekonomik bağışıklığın güçlendirilmesinin adresi de tarımdır.
BM''nin teklifi: “Yıl boyunca beslenmede, meyve ve sebzenin önemi, üretimden tüketime kadar olan süreçte yaşanan sorunlar, kayıplar, açlıkla mücadelede önemi, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkısı, küçük aile işletmelerine gelir sağlayıcı özelliği ve bir çok konuda çalışmalar yapılacak, etkinlikler düzenlenecek.”
Sadece buradan yola çıkarsak dahi, Türkiye’nin bu vurguyu herkesten çok sahiplenmesi, küçük işletmelerine, hatta bunların oluşturduğu kooperatiflerin geliştirilmesine özel önem vermesi gerekiyor.
Türkiye bir tarım ülkesidir. Hem de çok iyi olanaklara sahip, ekilebilir arazisi, iklimi ve insan kaynakları bu konu için yetişmiş yada daha iyi yetiştirilebilir konumdaki dünyanın en uygun ülkesidir.
Yeter ki doğru planlama ve yönlendirme ile tarıma odaklanalabilsin. AB hedeflerine ulaşabilme saçmalığından vazgeçip köylerimizi boşaltmayıp, değerli çiftçimizi kentlerde işsiz, güçsüz, üretimsiz bırakmayalım. Masa başı kararlarıyla mahalleye dönüştürülen köylerimizi geri istiyoruz.
Çalışkan, üretken çiftçimize sahip çıkılmasını, kooperatiflerin desteklenmesini arzu ediyoruz.
Allah bize cömert davranmış bunu değerlendirmemek ne demek ?
Kentlilik; üreterek, gelişerek, geliştirerek eğitimle olur ancak çiftçilik ve hayvancılık, unutulursa ögretme maliyeti çok ağır olur. Bunun bedeli dışa bağımlılıktır' ki bu da felaketin başlangıcıdır.
Dileğimiz yerli ve milli unsurların sözde değil özde desteklenmesi.