KRİZ ÜZERİNE KRİZ
2019 da Çin'in Wuhan kentinde başlayan/başlatılan, önce yollarda birden düşüp ölen artistleri gördük.
Sonra vahşi hayvan pazarlarını, yarasa güzellemeleri...
Biraz hatırlayalım mı:
Çin'de sağlık yetkilileri, 2019 sonunda bir hayvan satış pazarında ortaya çıktığı düşünülen "gizemli hastalığa" tepki vermekte yavaş davrandı. Milyonlarca kişinin, Ocak ayındaki geleneksel Çin Yeni Yılı için seyahat etmesine izin verildi. Bu sayede tüm dünya yepyeni bir versiyon virüsle tanıştırıldı. Ondan sonra hiç güven veremeyen Dünya Sağlık Örgütü, sürekli değişen ilaçlar, aşılar, maske ve mesafe hayatımızın ortasına oturdu. Kısıtlamalar, uygulamalar tüm yaşamı oldugu gibi üretim ve sosyal hayatı da olumsuz etkiledi.
Bu konuda son sözüm: Hala ben ve insanların büyük çoğunluğu bir oyunun döndüğünden güçlü bir şekilde şüpheleniyorlar. Ve bu sürece dünyada en hazırlıksız yakalanan ülkelerin başında geldiğimizi söylemeden geçersem vicdanım yaralanır. Hâlâ insanların aslında neden öldüğünü tam olarak bilmiyoruz!
Dünyanın 2019'dan beri her türlü alanını etkileyen Corona plandemisinden çıkarken, Rusya ve Ukrayna savaşıyla gündem birden enerji ve gıda krizine odaklandı.
Rusya ve Ukrayna, dünyanın tahıl ve yağ ambarı olmasının yanında petrol ve doğalgaz üretim ve iletiminin de çok önemli devletleri.
Davos'ta toplanan dünya devletleri ve şirketlerinin liderleri dünyanın geleceğinden oldukça tedirgin.
Enerji, gıda ve sanayinin önemli hammadde ve ara-mal tedarikinin güçlenmesiyle, fiyatların artışı dünyayı uzun süre meşgul edecek gibi görünüyor.
Bu sıkıntıların, ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarını olumsuz yönde tetikleyeceği sürpriz olmayacaktır.
Bunlarla ilgisi uzak ta olsa otomotiv ve konut bu krizden nasibini almaya devam edecek. Bunlara ilave olarak çip üretiminin yavaşlaması ve tedarik sıkıntıları dünyanın gelecekteki en önemli sorunları olacağını görüyoruz.
Dünyanın önemli emtia üreticisi Çin, dünyaya ham ve yarı mamul ürün satmayı yavaşlattı. Bu da yeni sürecin pandemi sürecinden daha kötü bile geçebileceğinin sinyallerini veriyor.
Bu yıl dünyanın geleceğinin konuşulduğu Davos'ta devletimiz ve STK'larımız yoktu. Birkaç özel sektör CEO'sunun dışında geleceğin konuşulup planlandığı sürece bu yıl dahil olamadık.
Olmamız gerekli miydi?
Elbette hayır! Ancak konuşulan gündemler, gelişmeler ve beklentiler bizi de yakından ilgilendiriyordu.
Enerji, otomotiv, ilaç, yüksek teknolojili dijital ürünler başta olmak üzere artık gıda ve gıda hammaddesi konusunda da dışarıya bağımlılığımız önemli boyutlarda...
Yağ, tahıl, et, gübre, tohum, yem, tarımsal ilaç, petrokimya, metal ve bir çok konuda kendine yeten bir ülke olmayı bir türlü başaramadık!
Krizlere hazırlıklı bir maliye yapımız hiç olmadı. Kırılgan ekonomi, liyakat ve hukuki zayıflıklarımızla buluşunca halkımıza; "pahalılık, yoksunluk ve yoksullaşma" seçeneğinden başka yol bırakılmadı.
İşsizimiz mutsuz, kadınlarımız tedirgin, esnafımız şaşkınken, en birikimlilerimiz doktorlarımız, bilim insanlarımız, iletişim dünyası, yazarlar, sanatçılar... Çok mu mutlu?
Maalesef hâlâ bu ülkede;
Plan mı önemli Pilav mı? tartışması sonuçlanamadı. Bilinen bir sonuç: ne planı başarabildik, ne de özgürce ve mutlu bir halka pilav yedirmeyi...