İRAN'DA NELER OLUYOR
Tahran'da 13 Eylül'de 'ahlak polisi' olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra fenalaşarak hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Emini'nin 16 Eylül'de yaşamını yitirmesi ülkede infiale yol açtı. Emini'nin 17 Eylül'de,Kürtlerin yoğunlukta olduğu, Sakkız kentindeki cenaze töreni sonrasında başlayan gösteriler, ülkenin birçok kentine yayıldı.
İran'daki Kürtler, siyasal ve kültürel haklar elde edebilmek için çeşitli örgütler kurmuş ve başkaldırılar yapmıştır. Mehsa Emini protestolarının Kürt şehirlerine sıçraması ve Kürtlerin hâlihazırda devlet/ hükümet karşıtı protestolara dönüşmesi yeni bir şey değil.Kürt örgütleri her fırsatta taleplerini ortaya sürüyorlar.
Protesto/başkaldırıların en şiddetli geçtiği yerlerin başında Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler geliyor. Mehabad, Sine, Bukan, Seqız, Kırmanşah başta olmak üzere Kürdistan eyaletinde ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı diğer eyaletlerde protestolar devam ediyor.
İran'ın Kürt bölgelerinde gelişen sosyo-politik hareketin yarattığı halk hareketi, terör örgütleri açısından avantajlı bir zemin olarak değerlendirildi. Bunun sonucunda Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP), Komele ve terör örgütü PKK'nın İran kanadı PJAK'ın, halk hareketi sürecine dahil olma çabaları görülmeye başlandı.
Farslar,Araplar, Beluçlar ve Türkler, Kürt etnik grup hak taleplerinin ön plana çıkmasından rahatsız ve bunun Kürt kimlik inşasına yaramasından çekiniyorlar. Aktivistler Kürtlerle birlikte resim vermekten çekiniyorlar. Bu yüzden genelleşen eylemlerde 'kadın, yaşam, 'özgürlük' sloganı ön plana çıkmış görünüyor.
Eylemlerdeki bu farklılıklar,başta Amerika ve Avrupa ülkeleri olmak üzere, bir çok kentte yapılan,yer yer Kuran yakmalara,islam dininin mukeddesatına ,değerlerine yapılan saldırılar İran halkının büyük çoğunluğunun tepkisini çekiyor..Gerek İran'dan gereksede dünyadan siyaset bilimciler bu eylemler ile rejim değişikliği beklemenin doğru olmadığını belirtmekteler.
1 Şubat 1979'da, Paris'te yaşayan Ayetullah Humeyni'nin sürgünden Tahran'a dönmesiyle başlayan ve 11 şubatta yönetimin tamamen devir alınmasıyla kurulan 'islam devrimi' öncesinde neler yaşanmıştı?
İran'da devrime giden süreçte toplumsal hareketlerin başlamasının nedenlerin başında Şah Rıza Pehlevi'nin 1963 yılında devreye koyduğu Beyaz Devrim geliyor.
ABD'nin desteği ve artan petrol gelirleri sayesinde uygulamaya konan Beyaz Devrim ismindeki ulusal kalkınma programı kapsamında, altyapı çalışmaları hızlandı, kara ve demir yolları inşa edildi, endüstriyel gelişim hedeflendi ve toprak reformu gerçekleştirildi.Ancak, Şah Rıza Pehlevi'nin muhalefet üzerindeki baskısını artırması, otokratik yönetimini güçlendirmesi, petrol gelirinin topluma eşit dağıtılmaması ve istihbarat teşkilatı SAVAK'ın arkasında olduğu iddia edilen infazlar, Şah'a karşıt hareketlerin güçlenmesine neden oluyordu.
Yolsuzluklar,baskılar,zulumler ve ABD nin, İran üzerindeki sınırsız etkisi islam devrimine giden taşları döşeyen en önemli unsurlar olmuştu.
Bugün İran'daki olayların arkasındaki güçlere bakarsak ;
1-Kürt bölgelerinde ve diğer büyük kentlerde yaşayan,çoğunlukla ayrılıkçı Kürtler
2-Kadın hakları ve baş örtüsü mecburiyetinden rahatsız kadınlar
3-İsrail ve ABD tarafından tahrik edilmeye çalışılan Azeri kökenliler
4-Mezhep farklılıkları olan gruplar
5-Halkın mücahitleri örgütü ve şahlık dönemini arzulayanlar
Bütün bunların yanında ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılar ve yolsuzluklar halkın rahatsızlıkların önemli bir kaynağı.
Göreve gelmesinden bu yana yolsuzluklarla mücadele eden cumhurbaşkanı İbrahim el Reisi kısa bir süre önce yaptığı açıklamada: Sosyal adaletin ve ekonomik adaletin uygulanması, yoksulluk ve yolsuzluk ve ayrımcılıkla mücadelenin,şehir ve köyler İslami şura meclislerinin faaliyetleri arasında yer aldığını ve mekanizmasının her türlü ayrımcılığı ve yolsuzluğu önleyecek şekilde tanımlanması gerektiğini 'söyledi.
Yolsuzluklarla, adil olmayan ekonomik ve siyasi uygulamalarla mücadele başlatan Reisi'nin, bu uygulamalarından rahatsız olan iç muhalefetin de olayların büyümesinde etkili olabildiği görüşleri de zaman zaman dile getiriliyor.
Sonuçta, Suriye'de uygulanan kirli senaryoya benzer argümanlarla İran'da da tehlikeli bir oyun sürümde.
Farklı etnik ve siyasi yapılar ayakta, ancak süreci yönetenler İran'dan çok uzakta.
OLAYLARDAKİ DIŞ ETKİLERİN İZLERİ
İran'ın petrol ve doğalgaz gelirlerinin artması,nükleer araştırmalarında önemli mesafeler alması,uygulanan ambargolara rağmen , 40.ncı yıla giren İran İslam Cumhuriyetinin hâlâ ayakta kalabilmesi ve gelişmesi bir takım ülke ve mahfilleri aşırı rahatsız etmiş ve harekete geçirmiş.
Son bir not: İran'daki bu karışıklığın başarı şansı çok zayıf.
Olsa ne olurdu ?
Emin olun sıra Türkiye'ye gelirdi...
Türkiye'den görünen manzara böyle.